- 22 / February 2024
Uluslararası Örgütlerin Sorumluluğu
Uluslararası örgütlere (UÖ), uluslararası sorumluluk atfedilmesi, öncelikle uluslararası sorumluluk kavramıyla ilgili bir husustur. Çünkü, uluslararası hukukun bir düzeni bulunmaktadır. Dolayısıyla bu düzende UÖ’lerin de birtakım yükümlülükleri bulunduğundan bunların yerine getirilmemesinden dolayı doğal olarak uluslararası örgütlerin sorumluluğu gerekli olmaktadır. UÖ’lerin uluslararası düzeyde sorumluluklarına gidilebilmesi, bu örgütlerin uluslararası bir hukuki kişiliğe sahip olduklarının kabulü nedeniyledir. Çünkü, herhangi bir hak kendisiyle birlikte bazı yükümlülükleri de gerektirmektedir.
Devletlerin uluslararası hukuku ihlal eden eylemlerinin, onların uluslararası sorumluluğuna neden olacağına yönelik 2000’ lerin başlarında “Uluslararası Hukuk Komisyonu” (UHK) tarafından “Devletlerin Uluslararası Hukuka Aykırı Eylemlerinden Sorumluluğuna İlişkin Taslak Maddeler” (DSİTM) yayınlamıştır. Taslağın ilk hükmündeki ilgili özne, uluslararası yahut uluslararası hukuk kişisi olarak yorumlanabilecektir. Bunun yanı sıra “Uluslararası Örgütlerin Sorumluluğuna İlişkin Taslak Maddeler (UÖSİTM)’de UÖ’lerin tanımı yapılmıştır. Komisyon çeşitli kriterleri ortaya koyarak UÖ’lerin somut bir tanıma kavuşmasını sağlamıştır. Uluslararası örgütlerce gerçekleştirilen faaliyetler hakkında uluslararası hukukta yer alan genel ilkelerden dolayı bu örgütlerin yükümlülüklerine aykırı davranmaları nedeniyle de sorumlulukları doğabilmektedir. Çalışmada uluslararası örgütlerin sorumluluğu üzerinde durulacaktır.
1. Uluslararası Örgütler ve Sorumluluğu
1.1. Uluslararası Örgütlerin Tanımı
Uluslararası hukuk alanında, uluslararası örgütlerin çeşitli tanımlarına yer verilmişse de bu örgütlerin üzerinde anlaşılan genel bir tanımı bulunmamaktadır[1]. Öğretideki bir tanıma göre bu örgütler, devletler tarafından antlaşmalarla kurulan, kurucu belgesi, organları bulunan örgütlerdir. Bunlar, devletlerle farklı kişilikler olup, antlaşmalar yapma yetkisine sahip kılınmış uluslararası hukuk öznesidir[2]. 1969 tarihli Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesinde UÖ’ ler “hükumetlerarası Örgütler şeklinde ifade edilmiştir.
Klabbers, UÖ’ lerin tanımlarının yapılmasındaki güçlüğü vurgulayarak, uluslararası hukuk yahut iç hukuka göre kurulma ayrımına dikkatleri çekmektedir. Dolayısıyla iç hukuka göre kurulmuş olan Uluslararası Af Örgütünün hükumet dışı örgüt şeklinde tanımlandığını belirtmiş ve uluslararası hukuk alanında birtakım görevleri bulunan Uluslararası Kızılhaç örgütünün UÖ olarak görülmediğini ifade etmiştir. Yazar, UÖ’ lerin devletlerin yahut UÖ’ ler arasında kurulabileceğini, genel olarak uluslararası antlaşmalar yapılarak kurulduklarını ve bağımsız iradelerinin olduğunu belirtmiştir.
UHK’ nın, uluslararası hukuktaki gelişmelerde önemli etkileri bulunmaktadır. Komisyon tarafından, 2001’de yayınlanan UÖSİTM’ de UÖ’lerin tanımı yapılmıştır. Komisyon çeşitli kriterleri ortaya koyarak UÖ’lerin somut bir tanıma kavuşmasını sağlamıştır. UÖSİTM’ in 2/a bendine göre bu örgütler, antlaşmalar yahut uluslararası hukuk uyarınca imzalanan başka bir belgeyle kurulan, uluslararası hukuk kişiliği bulunan örgütlerdir. Bunlar, devletlerin yanı sıra, diğer kurumları da üye olarak içerebilmektedir. Tanımdan yola çıkarak, UÖ’ lerin birtakım özelliklere sahip olması gerektiği belirtilebilir. Bunlar;
- İç hukukta kurulan oluşumların, UÖ’lerden ayrılacağı söylenebilecektir. Zira, tanımda UÖ’lerin antlaşma yahut uluslararası hukuk uyarınca imzalanan uluslararası metinle kurulan örgütler olarak tanımlanması bu sonucu doğurmaktadır.
- Bu örgütlerin, zorunlu olarak, uluslararası antlaşma niteliğine sahip bir metne dayalı olarak kurulması gerekli olmamaktadır.
- UÖ’ lerin üye devletlerden farklı bir uluslararası hukuk kişiliği bulunmaktadır.
1.2. Uluslararası Örgütlerin Sorumluluğu
1.2.1 Sorumluluk Kavramı
Sorumluluk, hukukta hakların ve yükümlüklerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir kavramdır. Bu kavram, en geniş tabiriyle, kişilerin başkalarına vermiş olduğu zararın giderilmesiyle yükümlülük altında bulunmasını ifade etmektedir. Esas itibariyle kişiler, başkalarına vermiş olduğu zarar nedeniyle hukuksal anlamda sorumlu olurlar. Bu kavram, teknik anlamıyla, borçlar hukukunda, edimlerin yerine getirilmesi için alacaklıya karşı mal varlığıyla sorumluluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorumluluk “ile sorumluluk” olarak tanımlanabilir. Bunun dışında yer alan bilhassa karşılığında tazminat ödenmesi gerekli olan sorumluluk “…den sorumluluk” olarak ifade edilmektedir. Burada bir kimsenin, hukuksal düzende ortaya konulan genel hukuk ödevi yahut hukuksal ilişkilerden doğan sorumluluk söz konusu olmaktadır.
Hukuksal sorumluluk, örneğin sözleşmede öngörülen bir yükümlülüğün ihlali nedeniyle ortaya çıkan sorumluluktur. Başka bir sorumluluk türü de cezai anlamda sorumluluktur. Buna göre gerçek kişilerin mevzuat hükümlerine aykırılıkta bulunması, toplumsal zarara neden olması yahut zarar tehlikesine neden olması durumunda ortaya çıkmaktadır.
1.2.2. Uluslararası Hukukta Sorumluluk
Uluslararası hukukta sorumlulukla ifade edilmek istenilen “… den sorumluluk” tur. Buna göre kişilerin yükümlülüklerini yerine getirmeyerek, fiilleriyle yahut ihmali davranarak, hatası veya ihlali nedeniyle her çeşit zararı gidermekle yükümlülüğü bulunmaktadır. Geçtiğimiz dönemlere kadar uluslararası sorumlulukta sorumluluk bu temele oturtulmuştur. Uluslararası hukukta sorumluluk bir görüşte, uluslararası hukuka aykırı davranan ve zarara uğrayan devletlerin arasında söz konusu olan ilişki şeklinde tarif edilmiştir. Zira, devletlerin sorumluluğu en başlarda anlaşmalar hukukunda kendisini göstermiştir. Dolayısıyla o dönemlerde yalnızca devletlerin sorumluluğu bulunduğu öne sürülmüştür. Uluslararası düzeyde, örgütlerin ve kişilerin sorumluluğa sahip olması ve yüklenmesi devletlerin sorumluluğuyla mukayese edilerek gelişmiştir.
Günümüzde uluslararası hukukta sorumluluk, uluslararası hukuk kişilerinin sebebiyet verdiği uluslararası hukuku ihlal eden eylemlerin yahut uluslararası hukukla uyumlu olmasına karşın bunların ortaya çıkardığı belli bazı zararları bertaraf etmek adına ortaya konulan uluslararası hukuk kurumu olarak kabul edilmektedir. Buna göre doğal olarak devletlerin ve UÖ’ler vb. uluslararası hukuk kişilerinin hukuksal sorumluluğu bahse konu olmaktadır. Diğer bir deyişle, bireylerin işleyebileceği savaş suçları barış ve insanlığa yönelik suçlar gibi suçlardan dolayı uluslararası sorumluluk kurumunun işletilmesi mümkün olmayacaktır.
Uluslararası hukukun söz konusu olabilmesi için uluslararası hukuk kişiliği mevcut olmalıdır. Günümüzde uluslararası hukuk kişiliğine yalnızca UÖ’ler ve devletler sahip olmaktadır. Uluslararası ortaklıkların uluslararası hukuk kişiliğinin ve dolayısıyla sorumluluğunun bulunduğuna ilişkin ise birtakım tartışmalar bulunmaktadır.
1.2.3. Uluslararası Örgütlerin Sorumluluğu
UÖ’ler, genel olarak antlaşmalar yaparak, askeri faaliyetler icra ederek, ticari işlemlerde bulunarak, uluslararası bazı kararlar alarak ve öteki bağlayıcı normlar ortaya koyarak uluslararası alanda faaliyetler gerçekleştirmektedir. Kimi durumlarda ulusal alanda, devletler ve öteki UÖ’lere ve kişilere etkisi bulunan anlaşmalar yapma, haksız eylemde bulunma gibi eylemleri de bulunabilmektedir. Bu hallerde UÖ’lerin gerek ülke içerisinde gerekse uluslararasındaki faaliyetleri nedeniyle sorumluluğu söz konusu olabilmektedir.
UÖ’lerin eylemleri nedeniyle sorumluluğuna gitmek, uluslararası tüzel kişilik olmanın doğal sonuçlarından birisidir. Sözgelimi, örgütün personeli tarafından gerçekleştirilen ihmali yahut eylemsel bir davranışında iç kuralların ihlali söz konusu olabilmektedir. Böylece örgütün sorumluluğu UÖ kuralları düzeyinde kendisini göstermektedir. Örgüt, uluslararası hukuka aykırı bir eylemi nedeniyle uluslararası hukukta sorumluluk sahibi olabilmektedir. Bunun yanı sıra olay nedeniyle zarara uğrayan kişi de bu kapsamda değişecektir. Burada örgütün sorumluluğu, örgütün üye devletlerince yahut örgütte çalışanlar yahut tümüyle örgüt dışındaki üçüncü kişilerce öne sürülebilecektir.
1.2.4. Uluslararası Örgütlerin Hukuksal Kişiliğine İlişkin Tartışmalar
UÖ’lerin hukuksal kişiliğine ilişkin tartışmalar, Uluslararası Adalet Divanınca verilen bir danışma görüşüyle netlik kazanmıştır. Kararda, BM örgütünün uluslararası haklar ve yükümlülüklerinin bulunma yeteneğinin bulunduğu ve uluslararası hukuksal kişiliğinin bulunduğu belirtilmiştir. Buna göre UÖ’lerin uluslararası hukuksal kişiliklerinin bulunduğu netlik kazanmıştır. UAD tarafından verilen bu kararla, BM’ nin uluslararası hukuksal bir kişilik olarak devletlerin sorumluluğunu öne sürebileceği belirtilmiştir. Benzer olarak, BM’ nin sorumlu olabileceği de kararda vurgulanmıştır.
UAD’ ın 1949 tarihindeki görüşünde UÖ’lerin hukuksal kişiliğinin bulunması gerektiği yönünde açık bir tespitte bulunmasına karşın, bu hukuksal statü nedeniyle meydana gelen sonuçların net bir şekilde ortaya konulamadığı söylenebilecektir. Eski Yugoslavya’ya yönelik Kosova’da bulunan operasyonlarda NATO’ ya üye olan devletlerce kuvvet kullanılmasına ilişkin açılan bir davada bu durum açıkça görülmüştür.
Bir uluslararası örgütün organ ve kendisi adına görevler üstlenen kişilerin eylemlerinden dolayı uluslararası anlamda sorumluluğu bulunmaktadır. UÖ’lerin organıyla ifade edilmek istenilen genel olarak her çeşit organdır. Bunun uluslararası örgütte kararların alındığı, yürütme yahut icra yetkisi bulunan bir organ olabilmesi mümkündür. Bunun yanı sıra örgütler, kendi çalışanlarına yönelik uluslararası hukuka göre sorumlu olabilmektedir. Sözgelimi UÖ’ler, çalıştırdığı personeline karşı onların haklarına aykırılıkta bulunabilir ve bu aykırılık uluslararası hukukta da bir ihlal teşkil ederse örgüt uluslararası hukuk uyarınca sorumlu olacaktır.
1.2.5. Uluslararası Örgütlerin Tarafı Oldukları Bir Antlaşma Nedeniyle Sorumluluğu
Uluslararası öğütler, tarafı bulundukları bir antlaşma nedeniyle de sorumlu olabilmektedir. 1986’da Viyana’da buna ilişkin bir sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmeye göre taraf olduğu bir antlaşmanın düzenlemesine aykırı davranan örgütün bu nedenle sorumluluğu doğacaktır. Örgütlerin sorumluluğuna ilişkin birtakım çok yanlı anlaşmalarda sorumluluk konusunda düzenlemelere gidilmiştir. Örnek vermek gerekirse AB’ nin işleyişi hakkındaki Antlaşmanın 340. maddesi buna ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.
Hukuk sistemlerinde hukuk süjeleri aynı haklara kapsam ve nitelikleri itibariyle sahip olmayabilirler. Tüzel kişiliğe sahip gerçek kişilerin hak ve yükümlülüklerinin aynı olmayabileceği kadar, uluslararası hukuka göre UÖ’lerin hukuksal kişilikleri, hak ve yükümlülüklerinin devletlerle aynısı olmayabileceği kabul edilmektedir. Aynı şekilde, devletler açısından tatbik edilen uluslararası hukuk mekanizmalarının bütün şekilde ve değiştirilmeksizin UÖ’ler bakımından uygulanabilmesi mümkün olmayacaktır. Sorumluluğa ilişkin olarak devletler ve örgütler hakkında tatbik edilebilecek müşterek düzenlemeler bulunsa dahi, bilhassa iki unsurun, devletler hakkında uygulanan düzenlemelerin örgütler için de tatbik edilmesinin önüne geçtiği söylenebilir. Bunlardan birincisi, UÖ’lerin yetkisini tespit eden “özellik ilkesi” olup diğeri, örgütlerin bağlı oldukları sorumluluğu nedeniyle doğan yükümlülüklerini ifa ederken sınırlı kaynaklara sahip olmalarıdır.
1.2.6. Uluslararası Örgütlerin Tasarrufu Nedeniyle Devletin Sorumluluğu
Burada üzerinde durulması gerekli diğer bir husus uluslararası hukukta UÖ’lerin yahut bu örgütlerin tasarrufuyla ilgili devlet sorumluluğu, devletlere atfedilebilecek sorumluluklarla ilgili bir konu değildir. UÖ’ler, uluslararası hukuku geliştirme, devletlerin arasındaki işbirliğini, koordinasyonu, barışı ve yakınlaşmayı tesiste önemli aktörler olarak kendisini göstermektedir. Uluslararası hukukun etkili bir şekilde uygulanarak gelişebilmesi esas itibariyle uluslararası alanda bir örgütlenmeyi ve bunun gelişmesiyle doğruda ilgilidir. İçinde yaşadığımız dönemde bahsedilen önemli fonksiyonları bulunan önemli ölçüde hükumet içi ve dışı UÖ’lere rastlanmaktadır.
Uluslararası örgütlerin hepsi kurucu metinlerine dayalı olarak ve onları ortaya çıkan aktörlerden bağımsız karar ve icra organlarına sahip tüzel kişilik sahibidir. Bunlar özellikle ekonomiye dayalı, askeri yahut politik alanlarda oldukça farklı sayıda uzmanlığı bulunan faaliyetler icra etmektedir. Bundan dolayı faaliyetlerde bulunurken uluslararası hukuku ihlal eden davranışlarının bulunması mümkündür. Bu şekildeki davranışları nedeniyle sorumluluklarının nasıl belirleneceği, devletlerin sorumluluğundan hangi yönlerden ayrılacağı hususları uygulama ve öğretide tartışılmaktadır. Bunun sonucu olarak BM Genel Kurulu, UHK’dan UÖSİTM çalışmasını yapmasını istemiştir. Bunun ardından 2002’de UHK tarafından başlatılan çalışmalar 2011’de bitirilmiştir. Böylece UÖ’lerin sorumluluğu hakkında süregelen yapılageliş kurallarının derlendiği bir metin oluşturulmuşturr
Uluslararası örgütlerin sorumluluğu konusundaki sorunlar ve bu örgütlerin hukuksal kişiliğinin bulunması arasındaki irtibat UÖSİTM’ in hazırlandığı aşamada da tartışılmıştır. Buna göre UÖ’lerin uluslararası hukuk uyarınca sorumluluğuna gidebilmek için uluslararası hukuki kişilik sahibi olduklarının belirlenmesi mutlaka belirlenmelidir.
1.2.7. Uluslararası Hukuka Aykırı Eylemlerin Uluslararası Örgüte Atfedilmesi
Uluslararası hukuk alanında devletlerin antlaşmalar yapma yetkisi onların uluslararası hukuksal kişiliklerinin esas niteliğinden kaynaklanmaktadır. 1969 tarihli Viyana sözleşmesinin 6. maddesinde, devletlerin antlaşma yapma yetkilerinin bulunduğu belirtilmiştir. Devletlerin uluslararası sorumluluğu 2001’ de UHK tarafından yayınlanan bir metinde ifade edilmektedir. Uluslararası hukuksal kişiliğin belirlenmesinde herhangi bir tartışma bulunmamaktadır.
Uluslararası hukuku ihlal eden fiiller DSİTM ve UÖSİTM’ de yer alan düzenlemelerde belirtilmiştir. UÖSİTM ‘in ikinci kısmın, ilk hükmünün, 3. maddesinde UÖ’lerin hukuku ihlal eden eylemleri onun sorumluluğunu getirdiği vurgulanmaktadır. Bu husus DSİTM’ in 1. maddesine göre devletler açısından da söz konusudur. Görüleceği üzere, UHK gerek devletler gerekse UÖ’ler açısından aynı şekilde bir düzenlemeye gitmiştiri
Bir uluslararası örgütün hukuku ihlal eden eylemi nedeniyle sorumluluklarının esaslarının hukukun genel ilkeleri yahut örf ve adetler hukuku olduğunu belirten yazarlara rastlanmaktadır. Fakat, bu eylemlerden dolayı devletlerin olduğu gibi sorumluluklarına gidilebilmesinin sebebi, şüphesiz, uluslararası hukuksal kişiliğe sahip olduklarının kabul edilmesidir. Diğer taraftan, UÖ’lerin faaliyette bulundukları alanların daha geniş olması, bu örgütlerin uluslararası hukuka aykırı davranma olasılıklarını arttırabilmekte ve uluslararası sorumluluklarının belirlenebilmesi için bir mekanizmanın geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
UÖSİTM’ in 4. maddesine göre UÖ’lerin eylemlerinin uluslararası hukuku ihlal ettiğinden söz edebilmek için eylemin icrai veya ihmali olarak UÖ’lere atfedilebilmesi ve bu örgütün uluslararası yükümlülüğüne aykırı davranması gerekmektedir.
1.2.8. Uluslararası Örgütlerin Sorumlu Tutulması
Uluslararası hukuku ihlal eden bir fiilin gerçekleştirildiğinin tespiti kadar, bu fiil nedeniyle uluslararası bir örgütün sorumlu tutulabilmesi de önemlidir. Bunun için uluslararası örgütün uluslararası sorumluluğu yoluna müracaat edilebilecektir. 6-9. maddelerinde fiil nedeniyle UÖ’lerin sorumlu tutulabilmesine yönelik detaylara yer verilmiştir. UÖSİTM’ in 6 ve 7. maddelerinde ele alınan düzenlemelere ilişkin bazı tartışmalar bulunmaktadır.
UÖSİTM’ in 6. maddesi, uluslararası örgütlerin yahut temsilcilerinin fiilleri başlığının altında yer almaktadır. 6/1. fıkrası uyarınca UÖ bünyesindeki bir organ yahut temsilcinin, görevlerini yerine getirdiği sıradaki fiillerin, örgütün içerisindeki konumuna bakılmaksızın, uluslararası hukukta örgütün fiili sayılmaktadır. 6/2. fıkrasında, organ yahut temsilcilerin görevlerini tespit amacıyla ilgili örgütün kurallarının tatbik edileceği belirtilmektedir.
Uluslararası örgütlerin temsilci ve organlarının kimler olacağı UÖSİTM’ in 2. maddesinde belirtilmiştir. Düzenlemeye göre, UÖ’lerin organı, örgütün kuralları uyarınca bu statüdeki bir kurum yahut kişidir. Temsilci, örgüt organının haricinde, örgüt fonksiyonlarının birisini yürütmekle görevlendirilmiş yahut buna yardımcı olan kişi/kurum yahut resmi memurdur. Böylelikle örgüt, bu kişi/kurum yahut resmi memur aracılığıyla eylemlerini sürdürmektedir.
2. Sonuç olarak
Uluslararası örgütler, uluslararası hukuk öğretisinde ilk başlarda uluslararası hukuka aykırı davranabilme ihtimalleri bulunan oluşumlar olarak görülmemiştir. Bunların uluslararası hukuku koruyan yapı şeklinde örgütlendikleri savunulmuştur. Fakat, uluslararası alanda yer alan birtakım gelişmelerden dolayı uluslararası hukukçularca UÖ’lerin uluslararası hukuka birtakım yollarla aykırılıklarda bulunabilecekleri savunulmuştur.
Uluslararası örgütlerin sorumluluğu pozitif hukuk alanında birtakım antlaşmalarla ortaya konulmuştur. Bunların bir kısmı UÖ’lerin kurucu antlaşmalarında, kimileri de diğer birtakım uluslararası nitelikli antlaşmalarla düzenlenmiştir. UÖ’lerin sorumluluğu, onların organ ve kendileri adına görevli olan çalışanların eylemleri nedeniyle söz konusu olabilmektedir. Bu anlamda uluslararası örgütlerin arasında bir ayrıma gidilmemiştir. Böylelikle gerek kararların alındığı gerekse icra ve yönetim yetkileri bulunsun herhangi bir UÖ organının, UÖ adına yapmış olduğu eylemlerden dolayı UÖ’ lerin sorumluluğundan bahsedilebilecektir.
Uluslararası örgüt ve devletlerin sorumluluğuna giderken sebebi, amacı ve dayanağının ne olduğu bakımından herhangi bir fark bulunmamakta, UÖ’ lerin kendilerine mahsus niteliklerinden dolayı sorumluluklarının farklı şekillerde incelenmesi gerektiği UHK tarafından ortaya konulmuştur. Bu kapsamda Komisyon, UÖ’ lerin sorumluluğu hakkında taslak metin çalışmalarını 2001 yılında başlatmıştır. Komisyon hazırladığı taslakta UÖ ‘lerin uluslararası hukuku ihlal eden eylemlerinden dolayı uluslararası sorumluluklarının bulunduğunu belirtmiştir. UHK’ nın taslağında, UÖ’ lerin sorumluluğunun işletilmesine yönelik, ayrıntılara yer vermeyen, genel bir çerçeve belirlemiştir.