Eşlerden birinin ölümü sonrası edinilmiş malların paylaşımı, sağ kalan eşin hem mal rejimi hem de miras paylaşımı açısından sahip olduğu hakların doğru belirlenmesini gerektirir. 2002 sonrası yürürlüğe giren edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik süresince alınan mallarda her iki eşin de katkı payı olduğunu kabul eder. Bu nedenle ölüm halinde paylaşım yapılırken yalnızca veraset ilamındaki oranlarla yetinmek, sağ kalan eşin gerçek hakkını yansıtmaz. Malların hangi eş üzerine kayıtlı olduğundan bağımsız olarak, evlilik içinde edinilen tüm değerler için öncelikle “edinilmiş mal payı” ayrılır, ardından kalan kısım mirasçılar arasında bölüşülür.
Bu süreç sadece sağ kalan eşin talebiyle sınırlı değildir; ölen eşin mirasçıları da muris adına edinilmiş mal alacağı için dava açabilir. Dolayısıyla eşin ölümü halinde mal rejimi, miras hukuku ve aile ilişkileri bir arada değerlendirilmelidir. Paylaşımın doğru yapılmaması; üvey çocukların bulunduğu ailelerde, çocuksuz evliliklerde veya büyük değerli taşınmazların söz konusu olduğu durumlarda ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle gerek dava yoluyla gerekse uzlaşma ve arabuluculuk yöntemleriyle tarafların malvarlığı üzerindeki gerçek hakkının tespiti, hem ekonomik güvenlik hem de aile içi denge açısından büyük önem taşır.
2002’de yapılan Medeni Kanun değişikliği ile evlilik sırasında edinilen malların her iki eşin ortak hakkı olduğu artık bilinir hale geldi. Ancak eşlerden birinin ölümü halinde de sağ kalan eşin, diğer mirasçılara karşı “edinilmiş malların paylaşımı” davası açabileceği çoğu kişi tarafından bilinmiyor. Bu dava, miras paylaşımından önce eşin evlilik içinde oluşan katkısını hukuken güvence altına alır.
Sağ kalan eşin miras payı hesaplanırken ilk olarak mal rejimi tasfiyesi yapılır. Türk Medeni Kanunu’nda evli çiftler için varsayılan mal rejimi, "edinilmiş mallara katılma rejimi"dir. Bu rejime göre evlilik süresince edinilen malların yarısı sağ kalan eşin katılma alacağı olur ve mirastan bağımsız şekilde hesaplanır.
Mal rejimi tasfiye edildikten sonra, geriye kalan miras yasal mirasçılara dağıtılır. Bu noktada, sağ kalan eşin miras payı, ölenin yanında kimlerin bulunduğuna göre yukarıda belirtildiği gibi (¼, ½, ¾ veya tamamı) belirlenir. Yani eş hem mal rejimi açısından hem de yasal mirasçı olarak iki ayrı haktan faydalanır.
Bu süreçte mirasın adil biçimde paylaştırılması için hem mal paylaşımının hem de yasal miras payının doğru şekilde ayrıştırılması gerekir. Aksi takdirde, sağ kalan eşin hakkı zedelenebilir. Bu nedenle miras ve mal rejimi ayrımının hukuki bilgiyle yapılması önemlidir.
Eşlerden biri öldüğünde sağ kalan eşin miras payı genellikle çocuk varsa ¼, çocuk yoksa çoğunlukla ½’dir. Ancak ölen eş üzerine kayıtlı mallar, evlilik birliği içinde alınmışsa sağ kalan eş önce “edinilmiş mal payı” talep edebilir.
Bu durumda sağ kalan eş, diğer mirasçılara karşı dava açar; malların evlilik içinde edinildiğini ispatlarsa bu malların yarısı üzerinde kendi hakkını alır. Ardından kalan kısım, veraset ilamındaki oranlara göre miras olarak dağıtılır.
Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi konusundaki makalemizi okumak için ➜ tıklayın
TMK’ da aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi ile miras paylaşımı hakkında düzenlemeler yer almaktadır. Evlilik birliği, eşlerden birisinin ölümüyle sona ermesi halinde aile konutu sağ kalan eşe özgülenecektir. Bu durumda terekede bulunan aile konutu ile içerisindeki eşyalar sağ kalan eşin olacaktır. Dolayısıyla aile konutu ile içerisindeki eşyaların mülkiyeti sağ kalan eşe özgülenecektir. Ancak bunun için sağ kalan eşin aile konutu ve eşyaların mülkiyetini talep etmesi gerekir. Eşin aile konutunu isteyebilmesi onun miras hakkından kaynaklanmaktadır.
Aile konutu, eşlerden birisinin ölmesi halinde bazı şartların bulunması koşuluyla sağ kalan eşe özgülenebilir. Buna göre;
Öncelikle eşlerden birisinin ölüm halinde, sağ kalan eş aile konutu ve eşyaların kendisine özgülenmesi talebinde bulunabilmesi mümkündür. Buna göre evliliğin ölüm sebebiyle sona ermiş olması, aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi şartlarından birisidir. Buna göre ölüm dışındaki başka bir sona erme durumunda, aile konutu eşe özgülenemez.
Sağ kalan eşin miras hakkının olması gerekir. Buna göre sağ kalan eş, miras bırakanın mirasçısı olması durumunda aile konutu ve eşyaların kendisine özgülenmesini isteyebilir. Sağ kalan eş yasal ve saklı pay miras payı vardır. Ancak terekenin borca batık olması halinde, sağ kalan eşin aile konutunun kendisine özgülenmesi talebi reddedilecektir.
Yukarıdaki açıklamalardan görüleceği üzere sağ kalan eşin talebi olmalıdır. Buna göre sağ kalan eşin aile konutu ve eşyaların kendisine özgülenmesini talebi yoksa, özgülenme söz konusu olmayacaktır.
Boşanma davası devam ederken eşlerin birisi öldüğünde, mirasçılar TMK 181 uyarınca hareket etmelidir. Eşlerin boşanması durumunda birbirlerine mirasçı olamayacaklardır. Eşler, boşanma öncesi ölüme bağlı bir tasarruf yapmışsa, bu haklarını kaybedeceklerdir. Boşanma davasının devamı sırasında, ölen eşin mirasçıları davaya devam ederse ve sağ kalan eşin kusuru varsa, aynı şekilde aile konutunun kendisine özgülenme hakkını kaybedeceklerdir.
Boşanma davası kesinleşmedikçe sağ kalan eşin mirasçılık hakkı devam edecektir. Ancak, ölen eşin, mirasçılarının davaya devam etmesi mümkün olup, sağ kalan eşin kusuru ispatlanırsa, mirasçılık sona erecektir. Böylece sağ kalan eş, aile konutunun kendisi için özgülenmesini talep edemez.
Eşler arasında boşanma davası varsa, aile konutunun taraflardan birisine tahsisini eşler kendi aralarında ya da mahkeme kararıyla sağlayabilirler. Tarafların aile konutunun kendilerine özgülenmesine yönelik bir talebi olmasa da mahkeme bu yönde bir karar verebilir.
Paylaşım sadece sağ kalan eş lehine değildir. Ölen eşin diğer mirasçıları da (çocuklar, anne-baba veya kardeşler) sağ kalan eş adına kayıtlı mallar varsa “edinilmiş mal payı” talebiyle dava açabilir.
Amaç, ölen eşin evlilik içinde oluşan malvarlığı hakkının korunmasıdır. Mahkeme, sağ kalan eş üzerindeki malların değerinin yarısını “muris alacağı” olarak hesaplayıp önce bu hakkın verilmesini sağlar.
Diyelim ki eşler 2002’den sonra kendi emekleriyle toplam 4 eşit değerli ev almış olsun.
Bunların 1 tanesi ölen eş, 3 tanesi sağ kalan eş üzerine tapulu olabilir.
Açılacak edinilmiş mal davasında:
Bu tür davalarda taraflar çoğu zaman yakın akrabalardır:
Aile ilişkilerinin zarar göreceği düşüncesi nedeniyle dava açılmasından kaçınılsa da özellikle çocuksuz evliliklerde ya da üvey çocukların bulunduğu durumlarda bu davalar sıkça görülür. Çünkü sağ kalan eş, edinilmiş mal davası açmadığında, ölen eşin malvarlığında sadece miras payıyla yetinmek zorunda kalır.
1. Eşimin ölümü halinde edinilmiş mallardan nasıl pay alırım?
Eşinizin ölümü sonrası miras paylaşımı yapılmadan önce “edinilmiş malların paylaşımı” davası açarak evlilik içinde edinilen malların değerinin yarısı üzerinde hak talep edebilirsiniz. Bu hak, miras payınızdan tamamen bağımsızdır ve mirasçılarla paylaşılmadan önce hesaplanır.
2. Sadece veraset ilamındaki oranlara göre paylaşım yapılması doğru mu?
Hayır, veraset ilamı yalnızca miras paylarınızı gösterir; evlilik içinde edinilen malların yarısı üzerindeki hak ayrı bir mal rejimi hakkıdır. Önce edinilmiş mal alacağı belirlenmeli, kalan kısım veraset ilamındaki oranlara göre paylaşılmalıdır.
3. Ölen eşin ailesi bana karşı edinilmiş mal davası açabilir mi?
Evet, ölen eşin anne-babası, çocukları veya kardeşleri, evlilik içinde sizin üzerinize kayıtlı mallar varsa murisin edinilmiş mal alacağını talep edebilir. Bu davada amaç ölen eşin mal rejimi hakkını ortaya çıkarmaktır.
4. Edinilmiş malların paylaşımı davası mirastan bağımsız mıdır?
Evet, bu dava mirastan önce değerlendirilir. Önce mal rejimi tasfiyesi yapılır ve tarafların evlilik içinde oluşan katkısı belirlenir; miras paylaşımı bundan sonra başlar.
5. Çocuğumuz varsa miras payım neden düşüyor?
Çocuk bulunduğunda sağ kalan eş mirastan yalnızca ¼ pay alır. Bu nedenle edinilmiş mal hakkını talep etmek önemlidir; çünkü bu talep miras payını artırmasa da mal rejimi hakkınızı güçlendirir.
6. Çocuğumuz yoksa miras payım ne olur?
Çocuk yoksa miras paylaşımında sağ kalan eş çoğu durumda ½ pay alır. Ancak edinilmiş mal davası açıldığında bu paydan önce evlilik içinde biriken malların yarısı üzerindeki hak hesaplanır.
7. Üvey çocuklar miras paylaşımını etkiler mi?
Evet, üvey çocuklar mirasta kendi öz paylarını alırlar; sağ kalan eş ile aralarında paylaşım yapılırken edinilmiş mallar ayrıca dikkate alınır. Bu nedenle üvey çocuklu ailelerde mal rejimi tasfiyesi büyük önem taşır.
8. Evlilik içinde alınan taşınmaz eşimin adına kayıtlıysa ne yapmalıyım?
Mal eşinizin adına kayıtlı olsa bile evlilik içinde edinildiyse yarısı üzerindeki hakkınızı dava ile talep edebilirsiniz. Tapu kimin üzerinde olursa olsun edinilmiş mal niteliği değişmez.
9. Evlilik öncesi alınan mallar nasıl paylaşılır?
Evlilik öncesi edinilen mallar kişisel maldır ve mal rejimi tasfiyesine dahil edilmez. Ancak evlilik sırasında bu mallara yapılan değer artışı katkısı varsa katkı payı talebi gündeme gelebilir.
10. Evlilik sırasında alınan malların tümü edinilmiş mal mıdır?
Genel kural evet; çalışma geliri, tasarruf, maaş, ticari kazanç ile alınan her şey edinilmiş mal sayılır. Miras, bağış veya kişisel mal geliri hariçtir.
11. Ölen eşin borçları edinilmiş malları etkiler mi?
Evet, mal rejimi tasfiyesi sırasında ölen eşin kişisel borçları ve edinilmiş mala ilişkin borçlar hesaplamada dikkate alınır. Ancak sağ kalan eşin kişisel malları bu borçlardan etkilenmez.
12. Eşimin ailesi mal rejimi tasfiyesi yapılmadan mirası paylaştırırsa ne olur?
Bu paylaşım eksik ve hatalı olur. Sağ kalan eş sonradan edinilmiş mal davası açarak kendi hakkını talep edebilir ve yapılan paylaşım yeniden değerlendirilir.
13. Edinilmiş mal davası açmak için süre var mı?
Miras bırakanın ölümünden sonra bu dava için belirli bir hak düşürücü süre yoktur; ancak zamanaşımı riskleri ve delil kayıpları oluşmaması için gecikmeden işlem yapılması önerilir.
14. Eşimin üzerine alınan taşınmaza ben de katkı sağladıysam ne olur?
Evlilik içindeki tüm emek ve gelir “ortak katkı” kabul edildiği için katkı payı ispatlamak zorunda kalmazsınız. Doğrudan edinilmiş mal paylaşımı talebiyle taşınmazın yarı değeri üzerinde hak iddia edebilirsiniz.
15. Mal rejimi tasfiyesi ile miras paylaşımı aynı dava mıdır?
Hayır, aynı dava değildir. Mal rejimi tasfiyesi önce yapılır; bu işlem bittikten sonra miras paylaşımı yapılır ve veraset ilamı oranları bu aşamada uygulanır.
16. Sağ kalan eş olarak tüm malları alma hakkım var mı?
Hayır, yalnızca evlilik içinde edinilen malların yarısı üzerindeki hakkınızı alabilirsiniz. Kalan kısmı miras payınıza göre diğer mirasçılarla paylaşırsınız.
17. Taraflar anlaşırsa dava açmak zorunlu mu?
Hayır, uzlaşma veya ihtiyari arabuluculuk yoluyla taraflar mal rejimi tasfiyesini kendi aralarında hukuki geçerliliği olan bir protokolle çözebilir. Dava sadece anlaşma sağlanamadığında gündeme gelir.
18. Mal rejimi tasfiyesi sırasında sadece taşınmazlar mı dikkate alınır?
Hayır, evlilik içinde edinilen her türlü malvarlığı değeri (araç, para, şirket hissesi, banka hesabı, emeklilik birikimleri) tasfiyeye dahildir. Sadece kişisel mallar bu kapsamın dışındadır.
19. Miras paylaşımında değer hesabı nasıl yapılır?
Önce edinilmiş malların toplam değeri belirlenir, bu değer ikiye bölünerek mal rejimi payı hesaplanır. Ardından ölen eşin payına düşen kısım mirasçılar arasında miras paylarına göre dağıtılır.
20. Bu süreç aile ilişkilerini bozarsa ne yapılabilir?
Aile içi ilişkilerin zarar görmemesi için dava açmadan önce arabuluculuk, sulh ve yazılı anlaşma yöntemleri tercih edilebilir. Bu yöntemler hem hukuki güvenliği sağlar hem de tarafların ekonomik haklarını korur.
Mimoza Hukuk Bürosu olarak, eşin ölümü sonrası ortaya çıkan mal rejimi tasfiyesi, edinilmiş malların paylaşımı ve miras hukuku süreçlerinde kapsamlı bir avukatlık hizmeti sunuyoruz. Sağ kalan eşin veya murisin mirasçılarının, evlilik içinde edinilen mallar üzerindeki haklarını doğru biçimde belirlemek için tüm tapu kayıtlarını, banka hareketlerini, edinim tarihlerini ve malvarlığı unsurlarını titizlikle inceliyor; gerek duyulduğunda uzman bilirkişilerle çalışarak hakkın gerçek değerini ortaya çıkarıyoruz. Böylece miras paylaşımında haksızlığa uğranmaması, edinilmiş mal alacağının doğru hesaplanması ve aile bireyleri arasındaki malvarlığı dengesinin hukuka uygun şekilde korunması için süreci en başından sonuna kadar yönetiyoruz.
Taraflar arasında anlaşma sağlanamadığında mal rejimi tasfiyesi davası, katkı payı davası, mirasın paylaşımı davası ve tasarrufun iptali davaları gibi gerekli tüm hukuki yollara başvuruyor; süreç boyunca müvekkillerimizin hak kaybı yaşamaması için her aşamada profesyonel destek veriyoruz. Uzlaşma ve arabuluculuk süreçlerinde ise aile ilişkilerinin zedelenmemesi için adil, hızlı ve hukuken bağlayıcı çözümler üretiyoruz. Evlilik içinde edinilen malların adil paylaşımı, miras paylarının doğru hesaplanması ve sağ kalan eşin ekonomik güvenliğinin sağlanması için uzman kadromuzla yanınızdayız.
İSTANBUL AVUKAT İLETİŞİM BİLGİLERİ
Eşlerden birinin ölümü halinde miras paylaşımına geçmeden önce edinilmiş malların paylaşımı yapılması, sağ kalan eşin hem mal rejiminden doğan hakkını hem de miras payını doğru şekilde almasını sağlar. Bu aşama çoğu kişi tarafından göz ardı edildiği için, özellikle evlilik içinde edinilmiş malların ölen eş üzerine kayıtlı olduğu durumlarda ciddi hak kayıpları ortaya çıkabilmektedir. Hem sağ kalan eş hem de murisin mirasçıları, evlilik içinde sahip olunan taşınmazlar ve diğer değerler üzerinde edinilmiş mal alacağı talep etme hakkına sahiptir.
Bu nedenle ölüm sonrası mal paylaşımında yalnızca veraset ilamı oranlarına bakmak yeterli değildir; önce evlilik içinde biriken ortak emeğin değeri hesaplanmalı, ardından miras payları uygulanmalıdır. Çocuklu, çocuksuz veya üvey çocuklu ailelerde bu süreç farklı sonuçlar doğurabileceğinden, hukuki danışmanlık almak veya arabuluculuk yoluna gitmek sağlıklı ve adil bir çözüm sağlar. Doğru bir değerlendirme yapılmadığında taraflar ekonomik güvenliklerini kaybedebilir; doğru adımlar atıldığında ise hem malvarlığı korunur hem de aile içi denge sağlanmış olur.
Unutulmamalıdır ki çocuk bulunduğunda sağ kalan eşin miras payı sadece ¼’tür. Edinilmiş mal hakkı talep edilmezse bu oran çoğu zaman geçim için yeterli olmaz ve eş, çocukların insiyatifine bırakılmış olur. Bu nedenle dava açmak tercih edilmese bile tarafların uzlaşma veya ihtiyari arabuluculuk yoluyla hakkı netleştirmesi ciddi mağduriyetlerin önüne geçebilir.