GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇU

5411 sayılı Bankacılık Kanunu md. 155. gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu belirtir. Bu suç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki belgede sahtecilik suçunun özel bir görünümüdür. Buna göre  gerçeğe aykırı beyanda bulunma eylemini daha iyi anlayabilmek için suçun unsurları, kanunun suçla koruduğu hukuksal yarar, özel görünüm şekilleri ve yaptırımını anlatmaya çalışacağız.
Yasa yapıcı, bankacılık kanununundaki bu düzenlemeyle toplumda bankacılık sistemine güvenin korunması ve düzenin istikrarının korunmasını amaçlamıştır. Banka faaliyetleri kapsamındaki belgeler ve yazışmaları BDDK, Maliye Bakanlığı ve denetçiler denetlemektedir. Bundan dolayı denetimlerin sağlıklı olabilmesi için belgelerin ve yazışmaların gerçeğe uygun bir şekilde olması gerekir. Bu denetimler sağlıklı yapılmadığında bankaların işleyişleri aksak hale gelecektir. Ayrıca, tasarruf sahiplerinin hakları ve menfaatleri ihlale uğrayacaktır. Bu şekilde meydana gelebilecek olumsuzluklar bankacılık sistemine güvenin sarsılmasını ve ülke ekonomisine verilecek zararı beraberinde getirecektir.
Failin, bu suçun işlemesiyle kişiler doğrudan yahut dolaylı bir zararla karşılaşacaktır. Çünkü, bankayla hukuksal ilişkisi bulunanlar muhasebe kayıtları ve ilgili belgelerinin doğru bir şekilde tutulduğu konusunda bir güven içerisinde bulunmaktadırlar. Bunun yanı sıra banka kayıtlarının ihtilaflarda delil mahiyetleri bulunmaktadır. Bahse konu kayıtlar ve buna dayanak olan öteki belgeler sağlıklı tutulmazsa bireyler bakımından önemli zararlar ortaya çıkacaktır.

1. GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇU NEDİR?
Bankacılık Kanunu md. 155 kapsamında yer alan kuruluşlar yayımladıkları belgeleri gerçeğe aykırı beyanlar ile dolduramazlar. Bu belgeleri kanunda belirtilen mercilerle denetim görevlileri ve mahkemelere sunamazlar. Aksi halde, söz konusu belgelerde yahut bunların düzenlenmesine dayanak oluşturan tüm belgelerde imzası olanlar cezai müeyyide altında olacaktır.
Bahse konu maddede yer alan suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamındaki “Belgede Sahtecilik” suçlarının özel bir görünümüdür.
Yasa yapıcı, bankacılık kanununda gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu düzenlemekle bir amacı gerçekleştirmeye çalışır. Buna göre kamu güvenine dayalı ispat özelliğine sahip belgelerin gerçeğe uygun olmayan şekilde düzenlenmesine engel olmak istemiştir. Böylece bankacılık düzenini koruma amacını gütmektedir.
Kanun, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçuyla yalnızca bankaları korumamakta, bunun yanı sıra kanun kapsamında yer alan kuruluşları da koruma amacı taşımaktadır. Dolayısıyla düzenleme uyarınca yalnızca kanunda belirtilen merciler, denetim görevlileri ve mahkemelere verdikleri belgelerdeki beyanlar Kanun kapsamındadır.
Kanunda suç olarak yazan gerçeğe aykırı beyanda bulunma eylemi ayrıca tasarruf sahiplerinin mülkiyet haklarını korumaktadır. Bundan dolayı suç, failerin, kamu güveni ve mülkiyete karşı işlediği suçlar kapsamındadır.

2. GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇUNU KİMLER İŞLER?
Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunda fail, Kanun kapsamındaki kuruluşlarda gerçeğe aykırı belgenin yahut bu belgeye dayanak oluşturan gerçeğe aykırı belgede imzası bulunan kimselerdir.
Gerçekle ilgili olmayan belgeleri kanunda yazan yerlere veren yahut yayımlayanlar bu suçu işlemektedir.  Öğretideki bazı yazarlar, bu kimselerin fail olduğunu ancak bunlara yönelik bir yaptırım olmadığını belirtmektedir.
Yasaya göre gerçeğe aykırı beyan içeren belgeleri imzalamak suçtur.  Bunun yanı sıra ceza hukukuna göre faile ceza vermemek, belirli hallerin dışında mümkün değildir.
Suçun faili, kanunun belirttiği kuruluşların bünyesindeki görevlilerle sınırlı değildir. Bu nedenle suç, özgü suç niteliğindedir. Yasanın bir belgeyi imzalayacak kimsenin açık bir şekilde belirttiği durumlarda, bu kimselerin dışındaki kimseler suçun faili olmamaktadır.
Ayrıca, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu  md. 16 imza yerine geçen işaretleri belirtmektedir. Buna göre “imza atamayanlar imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla, parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilirler”. Bu nedenle bu tür işaretleri kullananlar da suçun faili olacaktır.

3. FAİL GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇUNU NASIL İŞLER?
Fail bu suçu, yasada yazan merciler, denetim görevlileri yahut mahkemelere sunduğu yahut yayımladığı bir belge ile işler. Suçun oluşması açısından gerçeğe aykırı beyanlar ihtiva eden belgeleri imzalamak gerekli olup, sözlü beyanların suçun kapsamına girmediğini söylemek mümkündür.

4. GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇUNDA MAĞDUR KİMDİR
Bu suçta mağdur olarak genel anlamda toplumda yer alan herkes bulunmaktadır.
Failin bu suçun işlemesi açısından genel kast yeterlidir. Bunun yanı sıra failde özel bir saikin bulunması gerekmemektedir.
Fail, suçu taksirle işleyemez. Böylece fail, esaslı hatasından yararlanamaz. Örneğin mahkeme, failin imzaladığı bir belgede gerçeğe aykırı beyanlar yazdığını bilmediği durumlarda, faile ceza vermeyecektir.
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’na göre, güvenli elektronik imza elle atılan imzayla aynı hukuksal sonuçları doğurmaktadır. Bu nedenle güvenli elektronik imzanın yer aldığı gerçeğe aykırı belgeler de bu suçun konusunu oluşturmaktadır.

5. GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇUNDA TEŞEBBÜS,  İŞTİRAK MÜMKÜN MÜ?
Bu suç, icrai suç nitelindedir. Ancak, sırf hareket suçlarından olması nedeniyle esas itibariyle sadece icra hareketlerinin kısımlar halinde gerçekleştirilmesi durumunda teşebbüse elverişlidir. Örneğin, failin talimatıyla bir kimsenin hazırladığı gerçeğe aykırı bir belgeyi imzalarken, failin buna engel olması teşebbüse örnektir.
Gerçeğe aykırı beyanların bulunduğu belgede, bankanın yahut kanunda yazan kuruluşların birden çok mensubunun birlikte olması hali mümkündür. Böylece, birden fazla kişi bu suçu iştirak halinde işlemiş olacaktır. Bunun yanı sıra bahse konu belgede imzası bulunmaksızın, belgeyi düzenlemede rolü olanların yardım eden sıfatları bulunmaktadır.
Banka yahut öteki kuruluşlarda görevli olmayanlar da bu suçta azmettiren yahut yardım eden sıfatı ile iştirak eden olarak yer alır.
Yönetim kurulunun karalarına geçerlilik kazandıran istisnaları haricinde oyçokluğu olması gerekeceğinden, bahse konu belgelerde imzaları bulunan üyelerin müşterek faillikleri olacaktır.
Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda birden çok gerçeğe aykırı beyan içeren belge olduğunda ne olacaktır. Bu durumda zincirleme suça ilişkin hükümler geçerli olacaktır.

6. FAİL, GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇUNU ZİNCİRLEME OLARAK İŞLEYEBİLİR Mİ?
Mahkeme, aynı belgeyi değişik mercilere gönderme durumunda zincirleme suç hükümlerini uygular. Bize göre bu durumda mahkeme ceza yaptırımını uygulamalı ama ortada bir fiil ve bir belge olması nedeniyle, yalnızca bir suç vardır. Bu nedenle failin aynı belgeyi birden çok makama göndermesi zincirleme suç hükümlerini uygulamasını gerektirmemektedir. Bunun yanı sıra bir belgede birden çok gerçeğe aykırı beyan mevcut olsa da ortada yalnızca bir suç olacaktır.

7. GERÇEĞE AYKIRI EYLEMİNDE BULUNMA SUÇUNDA HANGİ DURUMLAR HUKUKA UYGUNDUR?
Suça özgü bir hukuka uygunluk nedenine yer verilmemiştir. Bu nedenle mahkeme, TCK kapsamında genel hukuka uygunluk nedenlerini burada da uygulayacaktır.

8. SUÇU SORUŞTURMA VE YAPTIRIM
Bu suçun yaptırımı, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin beş yüz günden az olmamak üzere adli para cezasıdır. Suça ilişkin cezanın ağırlaştırılmasını yahut hafifletilmesini sağlayan bir neden düzenlemede yer almamaktadır.
Bu suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi Bankacılık Kanununa göre olmaktadır. Buna göre savcılık, BDDK yahut TMSF’nin savcılık makamına yazılı başvurusu üzerine hareket edecektir.
Başvurunun mahkeme şartı niteliği bulunmakta, soruşturmanın sonucunda kamu davasının açılması halinde, BDDK ya da TMSF’ nin başvurusu varsa, bunlar başvuruyu yaptıkları tarihte müdahil sıfatları kazanmaktadırlar.


WhatsApp
Hemen Ara