

İş kazaları, işçilerin çalışma ortamında veya iş sebebiyle maruz kaldıkları beklenmedik ve istenmeyen olaylardır. İş kazalarının sonuçları hem işçi hem de işveren açısından ciddi hukuki ve mali sonuçlar doğurabilir. Bu makalede, iş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarının hukuki çerçevesi incelenecek ve bu tür davalarda dikkate alınan unsurlar detaylandırılacaktır.
1.İŞ KAZASININ TANIMI
İş kazası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre, işçinin işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelen ve işçiyi bedenen veya ruhen zarara uğratan olaylar olarak tanımlanır. İş kazalarının belirlenmesinde, kazanın işyerinde veya işyeri dışında işverenin yürüttüğü işlerle ilgili olup olmadığı dikkate alınır.
Yargıtay Kararı Örneği: Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 2018/3015 E. ve 2019/5012 K. sayılı kararında, iş kazasının tanımını genişletmiş ve işverenin işçiyi koruma yükümlülüğünün sadece işyerinde değil, işçinin iş ile ilgili tüm faaliyetlerinde geçerli olduğunu belirtmiştir. Bu karar, iş kazalarının kapsamının geniş yorumlanması gerektiğini vurgulamaktadır.
2.MADDİ ZARAR NASIL TESPİT EDİLİR
İş kazalarında maddi zararların tespiti, işçinin kaza sonucu uğradığı ekonomik kayıpların belirlenmesi ile mümkündür. Maddi zararlar, işçinin tedavi giderleri, geçici veya sürekli iş göremezlik nedeniyle uğradığı gelir kaybı ve protez, cihaz gibi sürekli bakım giderlerinden oluşur. Bu zararların hesaplanmasında, işçinin kazadan önceki geliri, iş gücü kaybı oranı ve işçinin kaza sonrası çalışabileceği süreler dikkate alınır.
2023 yılında İstanbul'da bir inşaat işçisinin yüksekten düşmesi sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili açılan dava, iş kazası sonrası maddi zararların tespiti açısından önemli bir örnektir. Mahkeme, işçinin kazadan önceki gelirini ve çalışabileceği süreyi dikkate alarak ailesine ciddi bir tazminat ödenmesine karar vermiştir.
3. DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI
Destekten yoksun kalma tazminatı, iş kazası sonucu hayatını kaybeden işçinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, işçinin desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle talep edebilecekleri tazminat türüdür. Bu tazminatın hesaplanmasında, işçinin ölmeden önceki gelir düzeyi, desteğin süresi ve desteğe muhtaç kişilerin yaşı, mesleği ve yaşam standartları gibi unsurlar dikkate alınır. Destekten yoksun kalma tazminatı, hukuken önemli ve karmaşık bir konudur ve Yargıtay kararlarıyla şekillenmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, işçinin kazadan önce ailesine sağladığı maddi desteğin devamlılığı ilkesine dayanır. İşçinin ölümüyle birlikte, ailesi bu maddi destekten mahrum kalır ve bu nedenle tazminat talep edebilirler. Bu tazminat türü, iş kazası sonucu vefat eden işçinin bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri ve diğer yakınları için büyük bir önem arz eder.
Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında dikkate alınan unsurlar şunlardır:
İşçinin Gelir Düzeyi: İşçinin ölmeden önceki gelir düzeyi, tazminatın hesaplanmasında temel bir unsurdur. Gelir düzeyi belirlenirken, işçinin çalıştığı sektör, pozisyon ve kıdemi dikkate alınır. Ayrıca, işçinin ek gelirleri ve yan hakları da hesaba katılır.
Destek Süresi: Tazminatın belirlenmesinde, işçinin desteğinin ne kadar süreyle devam edeceği önemli bir faktördür. Bu süre, işçinin yaşına, sağlığına ve emeklilik yaşına göre belirlenir. Ayrıca, desteğe muhtaç kişilerin yaşı ve çalışma durumu da göz önünde bulundurulur.
Destek Oranı: İşçinin kazandığı gelirin ne kadarını ailesine harcadığı, tazminatın hesaplanmasında dikkate alınan bir diğer önemli unsurdur. Destek oranı, genellikle işçinin gelirinin %50'si ile %70'i arasında değişmektedir.
Yaşam Standardı: İşçinin ve ailesinin yaşam standardı, tazminatın belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Yargıtay kararları, işçinin ailesinin yaşam standardının korunmasını ve işçinin ölümünden önceki maddi koşullarının devam ettirilmesini amaçlamaktadır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2017/5486 E. ve 2018/6653 K. sayılı kararında, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında dikkate alınacak unsurları detaylandırmış ve tazminatın adil bir şekilde belirlenmesi için çeşitli kriterler getirmiştir.
MANEVİ TAZMİNATIN TESPİTİ
Manevi tazminat, iş kazası sonucu işçinin veya işçinin yakınlarının manevi zararlarının telafisi amacıyla talep edebileceği tazminattır. Manevi tazminatın belirlenmesinde, kazanın işçi ve ailesi üzerindeki psikolojik etkileri, işçinin yaşadığı acı ve ızdırap, kazanın niteliği ve işverenin kusur durumu gibi faktörler göz önünde bulundurulur. Manevi tazminatın amacı, maddi zararların aksine, para ile ölçülemeyen manevi zararların bir nebze olsun giderilmesidir.
Manevi tazminatın belirlenmesinde dikkate alınan unsurlar arasında, iş kazasının işçinin ve ailesinin psikolojik durumu üzerindeki etkisi büyük bir rol oynar. İş kazaları genellikle ani ve beklenmedik olaylar olduğundan, işçi ve yakınları üzerinde derin travmalar yaratabilir. Bu travmaların etkileri, işçinin ve ailesinin günlük yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir ve bu durum tazminatın miktarını belirlerken göz önünde bulundurulmalıdır.
İşverenin kusur durumu da manevi tazminatın belirlenmesinde önemli bir faktördür. İşverenin, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini ihmal etmesi veya gerekli tedbirleri almaması, iş kazasının meydana gelmesinde doğrudan etkili olabilir. İşverenin kusuru oranında manevi tazminat miktarı artırılabilir. Bu durum, işverenin sorumluluğunu artırdığı gibi işçi ve ailesinin mağduriyetini de hafifletmeye yöneliktir.
Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde, mahkemeler genellikle benzer davalardaki tazminat miktarlarını göz önünde bulundurur. Bu şekilde, tazminat miktarının makul ve adil olması sağlanır. Ayrıca, manevi tazminatın belirlenmesinde, işçinin yaşadığı acı ve ıstırabın derecesi, kazanın meydana geliş şekli ve sonrasında yaşanan olaylar da dikkate alınır. Örneğin, bir işçinin uzun süreli tedavi görmesi veya kalıcı bir sakatlık yaşaması durumunda, manevi tazminat miktarı daha yüksek olabilir.
2022 yılında Ankara'da bir fabrika yangınında hayatını kaybeden işçilerin ailelerinin açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davaları, bu tür tazminatların hesaplanmasında dikkate alınacak unsurlar açısından önemli bir örnektir. Mahkeme, işçilerin ailelerinin yaşam standartlarını ve işçilerin sağladığı desteğin sürekliliğini göz önünde bulundurarak yüksek miktarda tazminat ödenmesine karar vermiştir.
SONUÇ
İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları, işçi ve işveren arasındaki hukuki ilişkilerde önemli bir yer tutar. İş kazalarının önlenmesi ve iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması hem işçilerin hem de işverenlerin korunması açısından büyük önem taşır. İş kazaları sonucu ortaya çıkan zararların tazmini sürecinde, hukuki mevzuatın doğru uygulanması ve zararların doğru tespiti, adaletin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Bu makalede incelenen başlıklar doğrultusunda, iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının temel unsurları ve hukuki çerçevesi hakkında bilgi sahibi olunabilir.
Yargıtay kararları ve güncel olaylar, iş kazası sonucu açılan maddi ve manevi tazminat davalarında rehber niteliğindedir. Bu kararlar ve olaylar, hukuki süreçlerin nasıl işletilmesi gerektiği konusunda yol gösterici olup, tazminatın adil ve doğru bir şekilde belirlenmesine katkı sağlamaktadır.