

Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin merkezinde yer alan sigortalılık başlangıcı, çalışanların emeklilik süresi, kıdem tazminatı, sağlık güvencesi, iş kazası ve meslek hastalığı hakları gibi birçok temel kazanımı doğrudan etkilemektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre sigortalılık, işverenin bildirimine değil, fiili çalışmanın başladığı tarihe dayanmaktadır. Ancak işverenlerin bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesi, çalışanların hak kaybına uğramasına yol açmakta ve bu durum çoğu zaman sigortalılık başlangıcı tespiti davası açılmasına sebep olmaktadır.
Sigortalılık başlangıcı ile hizmet tespiti arasındaki farkın anlaşılması, hem davaların niteliği hem de çalışanların sosyal güvenlik haklarının korunması açısından kritik öneme sahiptir. Yargıtay kararlarında, bildirimin değil fiili çalışmanın esas alınması gerektiği vurgulanmakta ve bu yaklaşım, SGK uygulamaları ile mahkemelerin kararlarına yön vermektedir. Dolayısıyla, sigortalılık başlangıcının doğru şekilde belirlenmesi yalnızca bireysel hakların korunmasını değil, aynı zamanda sosyal güvenlik sisteminde adaletin ve güvenin tesisini de sağlamaktadır.
Sosyal güvenlik sisteminin temel taşlarından biri sigortalılık statüsüdür. Çalışma hayatına giren her birey, bu statü sayesinde devletin sunduğu sosyal haklardan yararlanmaya başlar. Sigortalılığın ne zaman başladığı, yalnızca emeklilik hakkını değil; sağlık hizmetleri, iş kazası ve meslek hastalığı güvencesi, kısa vadeli sigorta kolları gibi pek çok hakkı doğrudan etkiler.
Ancak uygulamada, özellikle işverenlerin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sigortalılık başlangıcının tespiti sıkça mahkemelere taşınan bir sorun haline gelmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 7. maddesine göre:
“Sigortalılık, hizmet akdiyle çalışan kişiler için fiilen işe başlanılan tarihten itibaren başlar.”
Bu hükme göre, işverenin SGK’ya bildirim yapıp yapmaması başlangıç tarihi açısından belirleyici değildir. Bildirim, yalnızca işverenin yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini gösterir. Dolayısıyla sigortalılık, bildirime değil fiili çalışmaya dayanır.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, kişinin ilk kez sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihin mahkeme kararıyla belirlenmesini amaçlar. Bu tür davalarda, Yargıtay içtihatlarına göre fiili çalışmanın varlığı şarttır.
Çalışmaya başlama tarihi ile SGK bildirimi arasında fark olduğunda, çalışanlar dava açarak haklarını aramaktadır.
Her ne kadar mevzuatta açıkça düzenlenmemiş olsa da, Yargıtay kararları, dava açmadan önce SGK’ya başvurulması gerektiğini belirtmektedir. Eksik başvuru durumunda mahkeme süre verir; tamamlanmazsa davanın usulden reddine karar verilir.
Sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin davalarda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) her zaman davalı olarak gösterilmelidir. Çünkü alınacak karar, doğrudan SGK’nın kayıt ve yükümlülüklerini etkiler.
Ayrıca, kişinin çalıştığını iddia ettiği işveren veya işverenin mirasçıları da davaya dahil edilmelidir. Çünkü fiili çalışmanın varlığına ilişkin en önemli muhatap işverendir.
Fiili çalışmanın başladığı tarihi ispat yükü çalışana aittir. Bu noktada kullanılan başlıca deliller şunlardır:
Yargıtay, özellikle SGK denetmen raporlarını objektif ve güçlü delil olarak kabul etmektedir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2023/2784 E. – 2023/3383 K. kararında şu hususlara vurgu yapılmıştır:
İki kavram uygulamada sıkça karıştırılsa da aslında farklıdır:
Hizmet tespiti davaları 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi iken, sigortalılık başlangıcı tespitinde bu süre Yargıtay kararlarıyla esnetilmektedir.
1. Sigortalılık başlangıcı ne anlama gelir?
Sigortalılık başlangıcı, bir kişinin sosyal güvenlik sistemine dahil olduğu ve haklarının işlemeye başladığı tarihtir. Bu tarih, çalışanın emeklilik süresini, sağlık hizmetlerinden yararlanmasını ve iş kazası veya meslek hastalığı gibi risklere karşı korunmasını doğrudan belirler.
2. Sigortalılık ne zaman başlar?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre sigortalılık, işverenin SGK’ya bildirim yapmasından bağımsız olarak, çalışanın fiilen işe başladığı gün itibarıyla başlar.
3. İşe giriş bildirgesinin geç verilmesi sigortalılığı etkiler mi?
Hayır, işe giriş bildirgesinin geç verilmesi sigortalılık başlangıcını etkilemez. Sigortalılık, işverenin bildirimi değil, çalışanın fiilen işe başladığı tarih esas alınarak başlar.
4. Sigortalılık başlangıcı tespiti davası nedir?
Sigortalılık başlangıcı tespiti davası, kişinin ilk kez sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihin mahkeme kararıyla belirlenmesi için açılan bir davadır. Bu dava, çalışanın emeklilik hesabı ve sosyal güvenlik hakları açısından kritik öneme sahiptir.
5. Hizmet tespiti ile sigortalılık başlangıcı tespiti arasındaki fark nedir?
Sigortalılık başlangıcı tespiti, sigortalılığın hangi tarihte başladığını belirlerken; hizmet tespiti, bildirilmeyen veya eksik bildirilen çalışmaların ispatını konu alır. Bu nedenle hizmet tespiti prim gün sayısını etkilerken, sigortalılık başlangıcı emeklilik süresini başlatır.
6. Sigortalılık başlangıcının belirlenmesi neden önemlidir?
Sigortalılık başlangıcının doğru belirlenmesi, bireyin emeklilik yaşının hesaplanmasında, prim gün sayısında ve sağlık hizmetlerinden yararlanma süresinde doğrudan etkilidir. Yanlış belirlenmesi ciddi hak kayıplarına yol açabilir.
7. Bu davalarda kimler davalı olur?
Sigortalılık başlangıcı tespiti davalarında her durumda SGK davalıdır. Ayrıca çalışanın işvereninin veya işverenin mirasçılarının da davaya dahil edilmesi gerekir çünkü fiili çalışmanın en önemli muhatabı işverendir.
8. Sigortalılık başlangıcı davası için SGK’ya başvurmak zorunlu mu?
Evet, Yargıtay kararlarına göre dava açmadan önce SGK’ya başvurmak gerekir. Eksik başvuru yapıldığında mahkeme süre verir; tamamlanmazsa dava usulden reddedilir.
9. İspat yükü kimdedir?
Sigortalılık başlangıcının hangi tarihte olduğunun ispat yükü, dava açan çalışana aittir. Çalışan, fiili çalışmaya başladığını güçlü delillerle ortaya koymalıdır.
10. Sigortalılık başlangıcı nasıl ispat edilir?
Fiili çalışmanın başladığı tarih tanık beyanları, işyeri kayıtları, ücret bordroları, banka dekontları ve özellikle SGK denetmen raporları ile ispat edilebilir. Denetmen raporları en güçlü deliller arasında kabul edilir.
11. Sigortalılık başlangıcı davasında tanık beyanı yeterli olur mu?
Tanık beyanı önemli bir delil olmakla birlikte tek başına yeterli görülmez. Tanık beyanının işyeri kayıtları ve somut belgelerle desteklenmesi gerekir.
12. Sigortalılık başlangıcının tespitinde Yargıtay’ın yaklaşımı nedir?
Yargıtay, sigortalılık başlangıcının bildirime değil fiili çalışmaya dayanması gerektiğini sürekli vurgulamaktadır. Bu nedenle çalışan lehine yorum yapılarak fiili çalışmaya öncelik tanınır.
13. Sigortalılık başlangıcı tespiti için süre sınırlaması var mı?
Hizmet tespiti davaları 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Ancak Yargıtay, sigortalılık başlangıcı tespitinde bu sürenin mutlak olarak uygulanamayacağını, çalışanın emeklilik hakkı açısından farklı değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir.
14. Sigortalılık başlangıcı emeklilik yaşını etkiler mi?
Evet, sigortalılığın başladığı tarih doğrudan emeklilik yaşını etkiler. Çünkü emeklilik hesaplamaları ilk sigortalı olunan tarihe göre yapılır.
15. İlk işe giriş tarihi yanlış bildirildiyse ne yapılmalı?
İlk işe giriş tarihi yanlış bildirildiyse çalışan, sigortalılık başlangıcının düzeltilmesi için SGK’ya başvurmalı, gerekirse sigortalılık başlangıcı tespiti davası açmalıdır.
16. Sigortalılık başlangıcı ile prim gün sayısı arasındaki ilişki nedir?
Sigortalılık başlangıcı, emeklilik süresinin hangi tarihte başladığını belirler. Prim gün sayısı ise hizmet tespiti ile ilgilidir. Başlangıç tarihi doğru belirlenmezse prim günleri hesaba katılsa bile emeklilik yaşı yanlış hesaplanabilir.
17. İşverenin sorumluluğu nedir?
İşveren, çalışanın işe başladığı günü SGK’ya bildirmekle yükümlüdür. Bildirim yapılmasa da sigortalılık fiili çalışmaya dayalı olarak başlar; ancak işveren bu ihmal nedeniyle idari para cezası ile karşılaşabilir.
18. Sigortalılık başlangıcı davası hangi mahkemede açılır?
Bu tür davalar iş mahkemelerinde açılır. İş mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemeleri iş mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.
19. Sigortalılık başlangıcı yanlış belirlenirse ne gibi hak kayıpları olur?
Yanlış belirlenen sigortalılık başlangıcı, emeklilik yaşının yanlış hesaplanmasına, sağlık hizmetlerinden yararlanmada gecikmelere ve bazı sosyal güvenlik haklarının kaybedilmesine yol açabilir.
20. Sigortalılık başlangıcı davasında kazanmanın önemi nedir?
Sigortalılık başlangıcının doğru tespit edilmesi, çalışanın emeklilik tarihi, prim gün hesabı ve sağlık güvenceleri açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle dava sonucunda alınan karar, bireyin tüm sosyal güvenlik haklarını doğrudan etkiler.
Sigortalılık başlangıcı, sosyal güvenlik sisteminde çalışanların geleceğini belirleyen en kritik unsurlardan biridir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu açıkça sigortalılığın fiili çalışmayla başladığını düzenlemesine rağmen, işverenlerin eksik veya geç bildirimleri sebebiyle çalışanlar çoğu zaman hak kaybı yaşamaktadır. Bu noktada, sigortalılık başlangıcı tespiti davası ve hizmet tespiti davaları, bireylerin sosyal güvenlik haklarını korumak için en önemli hukuki yollar arasında yer almaktadır.
Yargıtay içtihatlarında vurgulanan yaklaşım, çalışanın fiilen işe başladığı tarihin esas alınması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Böylece sigortalının emeklilik hesabı, prim gün sayısı ve sağlık güvenceleri adil şekilde korunur. Uygulamada yaşanan sorunların azalması için SGK denetimlerinin güçlendirilmesi, işverenlerin bildirim yükümlülüklerine daha sıkı bağlanması ve mahkemelerin istikrarlı kararlar vermesi büyük önem taşımaktadır. Sigortalılık başlangıcının doğru tespiti, hem bireysel hakların korunması hem de sosyal güvenlik sisteminde güven ve istikrarın sağlanması açısından vazgeçilmezdir.
Sigortalılık başlangıcının doğru belirlenmesi, sosyal güvenlik haklarının temelidir. Kanun açıkça sigortalılığın fiili çalışmayla başladığını düzenlerken, işverenlerin bildirim eksiklikleri çalışanların hak kaybına yol açmaktadır.
Yargıtay, sigortalının lehine yorum yaparak, bildirimin değil fiili çalışmanın esas alınması gerektiğini içtihatlarıyla vurgulamaktadır.
Bu nedenle, hem çalışanların hak kayıplarını önlemek hem de sosyal güvenlik sisteminde güveni sağlamak için: