ZİNA NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Giriş

Evlilik kurumunda sadakat, güven ve bağlılık temel unsurlar arasında yer alırken, zina ve aldatma gibi sadakatsizlik eylemleri, çiftler arasındaki ilişkiyi ciddi şekilde sarsabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre zina, mutlak boşanma sebeplerinden biri olarak kabul edilmekte ve bu durum, boşanma süreciyle birlikte mal paylaşımı, nafaka, tazminat ve çocukların velayeti gibi birçok hukuki sonucu da beraberinde getirmektedir. Aldatma, sadece fiziksel temasla sınırlı kalmayıp sosyal medya, mesajlaşmalar ve duygusal yakınlık gibi farklı biçimlerde de ortaya çıkabilir. Bu nedenle “zina nedir”, “aldatma boşanma sebebi mi”, “duygusal sadakatsizlik” ve “boşanmada delil nasıl sunulur” gibi sorular boşanma aşamasındaki bireyler tarafından oldukça fazla sorulmaktadır.

Zina nedeniyle boşanma davalarında tanık beyanlarından otel kayıtlarına, sosyal medya yazışmalarından özel mesajlara kadar birçok farklı delil öne sürülebilirken, davanın başarıya ulaşması için bu delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması gereklidir. Mahkemeler, aldatma eyleminin ispatı ve evlilik üzerindeki etkisini değerlendirirken, tarafların kusur oranlarını da göz önünde bulundurarak nafaka, tazminat ve mal paylaşımı gibi konularda karar verir. Ayrıca, çocukların velayeti zina yapan eşe verilmez diye bir kural yoktur; burada asıl ölçüt çocuğun üstün yararıdır. Tüm bu süreçte, “zina ve mal paylaşımı”, “aldatma sonrası nafaka hakkı”, “velayet kimde kalır” ve “evlilikte sadakat yükümlülüğü” gibi konulara açıklık getirilmesi önemlidir. 


Zinanın Hukuktaki Yeri Nedir?

Zina, Türk Medeni Kanunu’nda evlilik birliğine aykırı cinsel sadakatsizlik olarak tanımlanır ve boşanma sebeplerinden biri olarak düzenlenmiştir. Hukuken zina, eşlerden birinin evlilik dışı biriyle isteyerek cinsel ilişkiye girmesi durumunu ifade eder. Zina, mutlak boşanma sebebi olup affedilmediği ve öğrenilmesinden itibaren altı ay içinde dava açıldığı sürece hâkim tarafından boşanma kararı verilebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesi, zinayı özel bir boşanma nedeni olarak açıkça tanımlamış ve ispat yükümlülüğünü zinayı iddia edene bırakmıştır.

Zina, sadece fiziksel sadakatsizlikle sınırlı olmayıp, yargı kararlarında “evlilik birliğini temelinden sarsacak düzeyde duygusal yakınlaşma” gibi davranışlar da değerlendirme konusu olabilir. Ancak klasik anlamda zina suçu, cinsel birlikteliğin varlığını arar ve ispatı çoğunlukla tanık beyanları, otel kayıtları, mesaj içerikleri veya fotoğraflar gibi delillerle mümkün olur. Zina nedeniyle açılan boşanma davalarında “kusur ilkesi” temel alınır; zinada bulunan eş, kusurlu kabul edilir ve nafaka, tazminat gibi sonuçlar bakımından bu durum dikkate alınır.


Sadakatsizlik ve Aldatma Arasındaki Farklar Nelerdir?

Sadakatsizlik ve aldatma, sıklıkla birbirinin yerine kullanılsa da hukuki ve sosyal bağlamda farklı anlamlar taşır. Sadakatsizlik, eşlerden birinin evlilik birliği içinde dürüstlük ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranışlarda bulunmasıdır ve sadece fiziksel değil, duygusal ihlalleri de kapsar. Flört mesajları, gizli görüşmeler ya da sosyal medyada kurulan yakın ilişkiler, sadakatsizlik kapsamında değerlendirilebilir. Bu tür davranışlar, Türk Medeni Kanunu kapsamında evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte görülerek boşanma nedeni olabilir. 

Aldatma ise daha dar bir kavram olup genellikle eşlerden birinin başka biriyle cinsel ilişki yaşaması anlamına gelir ve bu durum, hukukta zina olarak tanımlanır. Aldatma, sadakatsizliğin bir türü olarak değerlendirilse de hukuki sonuçları daha ağırdır çünkü ispatlanması hâlinde mutlak boşanma sebebidir. Sadakatsizlik her zaman aldatma anlamına gelmez; yani her sadakatsiz davranış, zina kapsamında değerlendirilemeyebilir. Bu ayrım, boşanma davalarında delillendirme ve karar sürecini etkiler. 


Aldatma Ne Zaman Boşanma Sebebi Olur?

Aldatma, eşlerden birinin evlilik dışı biriyle cinsel ilişki yaşaması durumunda ortaya çıkar ve Türk Medeni Kanunu’na göre mutlak boşanma sebeplerindendir. Bu tür bir aldatma eylemi, "zina" olarak tanımlanır ve Medeni Kanun’un 161. maddesi gereğince boşanma davası açılmasına olanak tanır. Aldatmanın boşanma sebebi olabilmesi için evlilik devam ederken gerçekleşmiş olması ve eşin bu eylemi öğrenmesinden itibaren altı ay içinde dava açılması gerekir. Aksi hâlde, zamanaşımı süresi dolmuş olur.

Aldatmanın boşanma davasına konu edilebilmesi için ispat şarttır. Mahkeme, aldatmayı kanıtlayan somut deliller görmek ister; bu deliller arasında otel kayıtları, yazılı mesajlar, e-posta içerikleri, tanık beyanları ve fotoğraflar yer alabilir. Aldatma, sadece fiziksel yakınlıkla sınırlı olmayıp hâkimin kanaatine göre duygusal ilişkiler de evlilik birliğini temelinden sarsacak ölçüde ise boşanma sebebi olabilir. Aldatan eşin kusurlu bulunması, tazminat ve nafaka gibi maddi ve manevi sonuçlara da yol açar.


Hangi Davranışlar Aldatma Sayılır?

Aldatma sayılan davranışlar, eşler arasında evlilik birliğinin temelini oluşturan güven ve sadakat yükümlülüğüne aykırı fiilleri kapsar. Türk hukukunda aldatmanın, genellikle fiziksel sadakatsizlik yani cinsel ilişki olarak tanımlanan zina şeklinde gerçekleşmesi aranır. Ancak yargı kararları, aldatma kavramını daha geniş yorumlayarak, gizli buluşmalar, cinsel içerikli mesajlaşmalar, uygunsuz sosyal medya paylaşımları ve başkasıyla duygusal yakınlaşma gibi davranışları da evlilik birliğini temelinden sarsan eylemler olarak değerlendirmektedir. Bu tür davranışlar delillendirildiğinde boşanma sebebi teşkil edebilir.

Ayrıca eşten gizli yürütülen flörtöz ilişkiler, sürekli mesajlaşmalar, cinsel yakınlık ima eden davranışlar veya özel mahremiyete müdahale eden her türlü gizli iletişim, mahkemelerce aldatma olarak kabul edilebilir. Aldatma sayılıp sayılmayacağı somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilir ve bu kapsamda eşin birlikte yaşama iradesini zedeleyen her tür davranış dikkate alınır. Davranışın aldatma sayılması, sadece fiilin içeriğine değil, aynı zamanda bu fiilin evlilik üzerindeki etkisine de bağlıdır.


Hangi Davranışlar Aldatma Kabul Edilmez?

Her şüpheli veya gizli davranış hukuken aldatma olarak kabul edilmez; aldatmanın varlığı için evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte bir sadakatsizlik bulunması gerekir. Örneğin, eşin bir arkadaş ortamında bulunması, geçmişteki eski sevgilisiyle tesadüfen karşılaşması ya da işle ilgili olarak karşı cinsle iletişim kurması gibi durumlar, tek başına aldatma sayılmaz. Bu tür davranışların cinsel birliktelik veya duygusal yakınlık taşıyıp taşımadığı somut olayın koşullarına göre değerlendirilir.

Ayrıca, sadece kıskançlık temelli iddialar, eşin telefonunu karıştırmak gibi özel hayat ihlalleriyle elde edilen deliller veya net olmayan, yorumlanabilir bazı sosyal medya etkileşimleri de çoğu zaman aldatma olarak değerlendirilmez. Mahkemeler, bu tür durumları değerlendirirken hem delilin yasallığını hem de eylemin evlilik birliği üzerindeki etkisini dikkate alır. Hukuken aldatma sayılmayan ama çiftler arasında güven sorununa yol açabilecek davranışlar, boşanma sebebi değil ancak evlilikte huzursuzluk nedeni olabilir.


Eşlerin Duygusal Aldatması Zina Kabul Edilir Mi?

Duygusal aldatma, eşlerden birinin evlilik dışı bir kişiyle yoğun duygusal bağ kurması ve bu ilişkiyi eşinden gizlemesi şeklinde tanımlanır; ancak Türk Medeni Kanunu'na göre zina yalnızca cinsel ilişkiyi ifade eder. Bu nedenle, duygusal aldatma zina sayılmaz ve mutlak boşanma sebebi olarak değerlendirilemez. Ancak duygusal aldatma, evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte bir sadakatsizlik içerdiği takdirde, genel boşanma nedeni kapsamında dava konusu yapılabilir.

Mahkemeler, duygusal aldatmayı değerlendirirken mesaj içerikleri, sosyal medya yazışmaları, gizli görüşmeler gibi delillerle taraflar arasındaki ilişkinin evlilik üzerindeki etkisini dikkate alır. Fiziksel temas veya cinsel birliktelik olmadan da, eşin başka bir kişiye özel ilgi göstermesi, eşini duygusal olarak ihmal etmesi ve bu durumun evlilikte ciddi huzursuzluğa yol açması boşanma gerekçesi olabilir. Bu noktada duygusal aldatma, zina kadar net bir boşanma nedeni olmasa da, boşanma davalarında önemli bir kusur unsuru olarak değerlendirilebilir.


Sosyal Meda Üzerinden Aldatma Zina Sayılır Mı?

Sosyal medya üzerinden gerçekleşen aldatma, genellikle mesajlaşma, uygunsuz içerik paylaşımı veya flörtöz iletişim yoluyla meydana gelir ve bu tür eylemler, Türk Medeni Kanunu kapsamında zina olarak kabul edilmez. Çünkü zina, eşlerden birinin evlilik dışı biriyle cinsel ilişkiye girmesini ifade eder ve fiziksel temas gerektirir. Dolayısıyla, sosyal medya üzerinden kurulan duygusal veya sanal ilişkiler zina sayılmasa da, evlilik birliğini temelinden sarsacak düzeydeyse genel boşanma sebebi olarak kabul edilebilir.

Ancak sosyal medya üzerinden başlayan ve daha sonra fiziksel bir ilişkiye dönüşen durumlar, delillerle desteklenebildiği takdirde zina kapsamında değerlendirilebilir. Bunun dışında, eşin başka biriyle flörtöz mesajlaşması, özel içerikli fotoğraf alışverişi ya da gizli hesaplar kullanarak başka ilişkiler yürütmesi, duygusal sadakatsizlik kapsamında değerlendirilir ve mahkemeye sunulan mesaj kayıtları veya ekran görüntüleri gibi delillerle boşanma davasında ileri sürülebilir. Bu tür vakalarda mahkemenin değerlendirmesi somut olayın niteliğine ve evlilik üzerindeki etkisine bağlıdır.


Zina Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Zina nedeniyle boşanma davası açmak isteyen eş, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca, diğer eşin zina yaptığını öğrendiği tarihten itibaren 6 ay ve her hâlükârda zina eyleminin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde dava açmak zorundadır. Bu süreler içinde açılmayan davalar, hak düşürücü süre nedeniyle reddedilir. Zina davası Aile Mahkemesi’nde açılır ve dilekçede olayın detaylarıyla birlikte delillerin sunulması gerekir.

Dava sürecinde aldatma eyleminin ispatı büyük önem taşır; mahkeme zina iddiasını ciddi ve inandırıcı delillerle desteklenmesini bekler. Otel kayıtları, mesaj içerikleri, tanık beyanları, fotoğraflar ve e-posta yazışmaları gibi delillerle zina ispatlanabilir. Davacı eş, dava dilekçesinde hem boşanma talebini hem de maddi-manevi tazminat veya nafaka gibi ek taleplerini açıkça belirtmelidir. Davanın kabulü halinde, hâkim kusurlu olan eşe karşı nafaka ve tazminat yükümlülüğü getirebilir. 


Mahkemeye Zina Nedeniyle Boşanmada Hangi Deliller Sunulmalıdır?

Zina nedeniyle boşanma davasında başarılı olabilmek için, aldatma eylemini açık ve net şekilde ispatlayan güçlü deliller sunulmalıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre zina, mutlak boşanma sebebidir ancak mahkeme bu iddianın ciddi delillerle desteklenmesini bekler. En sık kullanılan deliller arasında otel kayıtları, cinsel içerikli mesajlar, e-postalar, sosyal medya yazışmaları, birlikte çekilmiş uygunsuz fotoğraflar ve tanık beyanları yer alır. Bu delillerin olayın mahiyetini açıkça ortaya koyması gerekir.

Ayrıca, özel dedektif raporları, konaklama ve seyahat kayıtları, kamera görüntüleri ve telefon yazışmaları da mahkemeye sunulabilecek deliller arasındadır. Ancak bu delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmesi çok önemlidir; aksi takdirde mahkeme bu delilleri dikkate almaz. Özellikle gizlice elde edilen ses kayıtları veya kişisel yazışmaların, delil olarak kabul edilmesi için kişinin özel hayatının ihlal edilmemiş olması gerekir. Mahkeme, sunulan delillerin doğruluğunu ve güvenilirliğini değerlendirerek karar verir.


Zina Nedeniyle Boşanmada Tanık Delili Yeterli Mi?

Zina nedeniyle boşanma davasında tanık delili, tek başına yeterli olabilir ancak bu tanıklığın güvenilir, somut ve olayla doğrudan ilişkili olması gerekir. Mahkemeler, tanık beyanlarını değerlendirirken tanığın olaya bizzat şahit olup olmadığını, anlatımının tutarlılığını ve diğer delillerle desteklenip desteklenmediğini dikkate alır. Özellikle otel çıkışına tanık olmuş bir kişi ya da aldatma mesajlarını gören biri gibi doğrudan bilgi sahibi tanıklar, mahkeme için daha inandırıcı kabul edilir.

Ancak yalnızca dedikoduya dayanan, olayı bizzat görmeyen kişilerin tanıklığı, hâkim nezdinde yeterli sayılmaz ve davanın reddine yol açabilir. Bu nedenle, tanık delilinin mümkünse otel kayıtları, mesajlar ya da sosyal medya içerikleri gibi başka delillerle desteklenmesi önerilir. Mahkemeler olayın ciddiyetini ve sonuçlarını dikkate alarak delil değerlendirmesi yapar; bu yüzden tanıkların sadece duyuma dayalı anlatımları boşanma için yeterli görülmeyebilir.


Zina Nedeniyle Boşanmada Mal Paylaşılmı Nasıl Olur?

Zina nedeniyle boşanma durumunda mal paylaşımı, zina yapan eşin kusurlu kabul edilmesi nedeniyle bazı sınırlamalara tabi olabilir ancak temel prensip, evlilik süresince edinilen malların eşit paylaşılmasıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre eşler arasında aksi bir mal rejimi belirlenmemişse, edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır ve tarafların evlilik içinde kazandıkları mallar eşit şekilde paylaşılır. Ancak zina gibi ağır kusur durumlarında, kusurlu eşin katkı payı alacağı veya katılma alacağı bazı durumlarda hâkim kararıyla sınırlandırılabilir.

Zina nedeniyle boşanmada mal paylaşımı davası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılır ve zina yapan eşin diğer eşe karşı manevi tazminat yükümlülüğü doğabilir. Ancak zina, mal paylaşımını tamamen ortadan kaldırmaz; eşin evlilik süresince edindiği haklar prensip olarak korunur. Yine de hâkim, eşin ağır kusurunu dikkate alarak hakkaniyete uygun şekilde pay oranında indirime gidebilir veya bazı alacakları reddedebilir. Bu nedenle, mal paylaşımı sürecinde her iki eşin mal rejimine, edinilmiş malların niteliğine ve kusur durumuna bakılarak değerlendirme yapılır.


Zina Nedeniyle Boşanmada Tazminat İstenebilir Mi?

Evet, zina nedeniyle boşanma davasında kusursuz ya da daha az kusurlu olan eş, zina yapan eşten maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesine göre, boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan eş, uğradığı zararların karşılanması için mahkemeden tazminat isteyebilir. Zina, evlilikte en ağır kusurlardan biri sayıldığından, bu durum genellikle manevi tazminat açısından güçlü bir gerekçe oluşturur.

Tazminat miktarının belirlenmesinde tarafların ekonomik durumu, evlilik süresi, olayın eş üzerinde yarattığı psikolojik etki ve zina eyleminin ağırlığı dikkate alınır. Maddi tazminat, boşanma nedeniyle uğranılan ekonomik kayıpları karşılamaya yönelikken, manevi tazminat, kişinin yaşadığı üzüntü ve onur kırıklığını telafi etmeyi amaçlar. Tazminat talebi, boşanma davası ile birlikte veya en geç boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılacak ayrı bir dava ile ileri sürülmelidir.


Zina Suç Mudur?

Zina, günümüzde Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olarak düzenlenmemektedir; yani aldatma veya evlilik dışı cinsel ilişki ceza hukuku bakımından yaptırıma tabi değildir. 2004 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu ile zina suçu ceza sisteminden çıkarılmış, bu eylem yalnızca özel hukuk alanında — özellikle boşanma davalarında — hukuki sonuç doğuran bir fiil olarak kalmıştır. Ancak zina, Türk Medeni Kanunu’na göre mutlak boşanma sebebidir ve zinaya maruz kalan eş, zina yapan eşe karşı boşanma davası açma hakkına sahiptir.

Zinanın suç olmaktan çıkarılması, özel hayatın gizliliği ve bireysel özgürlüklerin korunması ilkeleri doğrultusunda yapılmış bir reformdur. Ancak bu durum, zinanın toplumsal ve ahlaki düzeydeki etkilerini ortadan kaldırmaz; çünkü zina, evlilikte güvenin zedelenmesine yol açtığı için hukuk düzeninde hâlâ ciddi sonuçlar doğurabilir. Boşanma davalarında zina tespit edilirse, kusurlu eş aleyhine nafaka, tazminat ve velayet gibi konularda kararlar verilebilir.


Zina Nedeniyle Boşanmada Nafaka İstenebilir Mİ?

Evet, zina nedeniyle boşanma davasında kusursuz ya da daha az kusurlu olan eş, diğer eşten nafaka talep edebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, daha az kusurlu olması şartıyla yoksulluk nafakası talep edebilir. Zina gibi ağır bir kusur durumunda, aldatılan eş genellikle daha az kusurlu kabul edildiği için nafaka talebi mahkemece değerlendirmeye alınır ve çoğu zaman kabul edilir.

Ancak zina yapan yani kusurlu bulunan eşin yoksulluk nafakası talebi kabul edilmez; çünkü kanun, kusurlu eşe nafaka bağlanmasını engeller. Buna karşılık, çocuk varsa çocuk için iştirak nafakası talep edilebilir ve çocuğun velayeti kimdeyse, diğer ebeveynden maddi katkı istenebilir. Nafaka miktarı, tarafların ekonomik durumu, yaşam standardı ve evlilik süresi gibi unsurlara göre belirlenir. Ayrıca tedbir nafakası da boşanma davası süresince geçici olarak bağlanabilir.


Zina Nedeniyle Boşanmada Çocukların Velayeti İstenebilir Mİ?

Zina nedeniyle boşanmada çocukların velayeti istenebilir; ancak mahkeme, velayet kararını verirken zinayı değil, çocuğun üstün yararını esas alır. Türk Medeni Kanunu’na göre velayet, ebeveynin kusuruna değil, çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimini en iyi şekilde sağlayacak koşullara göre belirlenir. Bu nedenle zina yapan eş, her ne kadar boşanmada kusurlu kabul edilse de, velayet hakkından otomatik olarak mahrum kalmaz. Mahkeme, her iki ebeveynin yaşam koşulları, çocuğa gösterdiği ilgi, maddi durumu ve çocuğun yaşı gibi kriterleri değerlendirerek karar verir.

Ancak zina eylemi çocuğun ahlaki gelişimini olumsuz etkileyecek düzeyde ise, bu durum mahkeme tarafından dikkate alınabilir. Örneğin, çocuğun aldatma olayına tanık olması ya da zina yapan ebeveynin  yaşam tarzının çocuğun psikolojisine zarar verdiği tespit edilirse, velayet diğer eşe verilebilir. Bu noktada çocuğun yaşı ve görüşü de önemlidir; özellikle belli bir yaşın üzerindeki çocukların velayet konusunda tercihleri mahkemece dikkate alınabilir.


Aldatmadan Sonra Evlilik Devam Ettirilebilir Mi?

Aldatmadan sonra evliliğin devam ettirilmesi mümkündür; bu, tamamen tarafların iradesine ve birbirlerine duydukları güvene bağlıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre eşlerden biri zina yapmış olsa bile, diğer eş bu durumu affeder veya öğrenmesine rağmen dava açmazsa, evlilik birliği sürdürülebilir. Hatta aldatmayı öğrenen eşin, zina eylemini bilmesine rağmen altı ay içinde dava açmaması ya da affedici davranışlar sergilemesi, boşanma hakkını ortadan kaldırabilir.

Aldatmadan sonra evliliğin sağlıklı şekilde devam edebilmesi için eşler arasında yeniden güven inşa edilmesi, iletişimin güçlendirilmesi ve gerekiyorsa profesyonel destek alınması önemlidir. Psikolojik olarak bu sürecin atlatılması zaman alabilir, ancak bazı çiftler bu krizden güçlenerek çıkabilir. Hukuki olarak affetme, açıkça ya da davranışlarla gösterilebilir; örneğin birlikte yaşamaya devam etmek veya yeniden cinsel birliktelik yaşamak affetme olarak değerlendirilebilir.


Zina ve Aldatma Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

1. Zina nedir, sadece fiziksel ilişki mi sayılır?
Zina, eşlerden birinin evlilik dışı biriyle isteyerek cinsel ilişkiye girmesidir ve sadece fiziksel ilişki zina sayılır. Duygusal yakınlık ise ayrı değerlendirilir.

2. Sosyal medya üzerinden aldatma zina sayılır mı?
Hayır, sosyal medya üzerinden duygusal veya flörtöz mesajlaşmalar zina değil, sadakatsizlik sayılır. Ancak boşanma nedeni olabilir.

3. Zina nedeniyle boşanma davası ne kadar sürede açılmalı?
Zina öğrenildikten sonra 6 ay ve her hâlükârda 5 yıl içinde dava açılmalıdır. Aksi takdirde dava hakkı düşer.

4. Aldatma nasıl ispatlanır?
Otel kayıtları, mesajlar, fotoğraflar, tanık beyanları gibi somut ve hukuka uygun delillerle ispat yapılabilir.

5. Zina yapan eş nafaka alabilir mi?
Hayır, zina yapan kusurlu eş yoksulluk nafakası talep edemez. Ancak çocuk varsa, iştirak nafakası gündeme gelebilir.

6. Zina nedeniyle tazminat alınabilir mi?
Evet, kusursuz ya da daha az kusurlu olan eş, manevi ve maddi tazminat talep edebilir. Tazminat miktarı hâkimin takdirindedir.

7. Zina velayet kararını etkiler mi?
Zina tek başına velayet için yeterli sebep değildir. Mahkeme çocuğun üstün yararına göre karar verir.

8. Aldatmayı affettikten sonra boşanma davası açabilir miyim?
Hayır, açık ya da örtülü affetme halinde zina nedeniyle boşanma davası açma hakkı ortadan kalkar.


WhatsApp
Hemen Ara