

İşçinin sağlık sorunları nedeniyle aldığı istirahat raporu, hem sosyal güvenlik sistemi hem de iş hukuku bakımından belirli kurallara tabidir. Sık sık rapor alan işçinin işten çıkarılması da yalnızca bu nedenle mümkün değildir. İşçinin rapor süreleri, İş Kanunu'nda belirtilen sınırlar içinde kaldığı ve iş ilişkisinin sürdürülemez hale gelmediği sürece fesih hakkı doğmaz. Ancak raporların uzunluğu ve sıklığı, işyerindeki işleyişi aksatıyorsa ve işverenin faaliyetlerini olumsuz etkiliyorsa, bu durumda işverenin haklı nedenle iş sözleşmesini sonlandırması gündeme gelebilir. Bu süreçte kıdem süresine göre belirlenen rapor hakkı süreleri büyük önem taşımaktadır.
SGK uygulamaları açısından bakıldığında ise raporlu işçinin yurt dışına çıkması doğrudan yasak değildir. Ancak tedavi sürecine aykırı hareket edilmesi halinde geçici iş göremezlik ödeneği kesilebilir ve rapor geçersiz sayılabilir. Hem işçinin mağdur olmaması hem de işverenin güvenini sarsmaması için rapor süresi boyunca dikkatli davranılması, alınan raporun içeriğine ve amacına uygun hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Çalışanların sağlık nedenleriyle rapor alabilme hakları, hem Anayasa hem de iş ve sosyal güvenlik mevzuatı ile güvence altına alınmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında, çalışanların geçici iş göremezlik halleri istirahat raporu ile belgelenebilir. Bu raporlar, çalışanın mazeretli devamsızlık hakkı kapsamında değerlendirilmekte olup, hem çalışanın hem de işverenin yükümlülüklerini doğrudan etkileyebilir. Ancak bu sürecin kötüye kullanılması ya da iş yerindeki işleyişi aksatacak seviyeye ulaşması durumunda, işverenin geçerli sebeple fesih hakkı doğabilir.
Geçici iş göremezlik raporu olarak bilinen istirahat izinlerinin süresi, hangi sağlık kuruluşu tarafından verildiğine ve çalışanın durumuna göre farklılık gösterebilir. Tek hekim tarafından düzenlenen bir rapor, en fazla 10 gün süreyle geçerli olabilir. Bu sürenin aşılması veya birden fazla uzatma talebi olması halinde, raporun sağlık kurulu tarafından onaylanması zorunludur. Sağlık kurulu tarafından düzenlenen istirahat raporları, genellikle 20 gün ve üzeri durumlar için geçerlilik kazanır. Bu durumda rapor süresi uzarken, SGK’nın rapor parası ödeme şartları da devreye girmektedir.
İşyeri hekimlerinin verdiği rapor süreleri ise çok daha sınırlıdır. Yalnızca 2 günle sınırlı olan işyeri hekimi raporları, daha çok kısa süreli istirahat gerektiren durumlarda kullanılır. Raporun türü ve süresi ne olursa olsun, hem çalışanın sağlık durumu hem de işverenin iş gücü planlaması dikkate alınarak bu hak dikkatle kullanılmalıdır. Aksi takdirde, uzun süreli ya da sık sık alınan raporlar iş ilişkisinde güven zedelenmesine ve fesih gibi sonuçlara neden olabilir.
Raporlu işçinin tatile çıkma hakkı, raporda belirtilen kısıtlamalara göre değişiklik göstermektedir. Eğer işçinin aldığı raporda "seyahat etmemelidir" ya da "sürekli yatak istirahati gerekir" gibi açık kısıtlamalar yer almıyorsa, işçi bulunduğu yerden ayrılabilir. Ancak bu durum, raporun amacına ve işçinin sağlık durumuna uygun olmalıdır. Bu nedenle, rapor sürecinde dinlenmesi gereken bir işçinin tatil paylaşımı yapması, işverenin güvenini sarsabilir.
İşçinin keyfi şekilde, yani istirahat raporu aldığı süreyi tatil veya sosyal aktiviteler için kullanması ve bunu sosyal medya gibi kamusal alanlarda paylaşması, işveren açısından iş ilişkisini sorgulatacak bir durum yaratabilir. Özellikle işçinin sağlık nedeniyle işe gidemediği halde eğlence, seyahat veya tatil faaliyetlerinde bulunduğu belgelenirse, bu davranış "güven zedeleyici" olarak değerlendirilebilir. Bu da işverenin haklı fesih hakkını doğurabilir.
Dolayısıyla işçinin raporlu olduğu dönemde il dışı ya da yurt dışı seyahate çıkması tamamen yasak olmasa da, bu sürecin işverenle olan güven ilişkisini zedeleyici şekilde kullanılması iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesine neden olabilir. İşverenin güvenini sarsacak şekilde raporun kötüye kullanımı, İş Kanunu kapsamında ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık olarak yorumlanabilir.
Sık sık rapor alan işçinin işten çıkarılması, sadece bu gerekçeyle doğrudan mümkün değildir. Türk İş Hukuku'na göre, hastalık raporu alınması işçinin doğal hakkıdır ve bu nedenle işten çıkarma yapılması haksız fesih anlamına gelir. Ancak işverenin belirli sınırlar çerçevesinde yasal dayanakla fesih hakkı doğabilir.
İşçinin kıdemine göre hastalık nedeniyle devamsızlık yapabileceği süreler farklılık gösterir. Örneğin; 6 aydan az kıdemi olan bir işçi 8 hafta, 6 ay–1.5 yıl arası kıdemi olan 10 hafta, 1.5–3 yıl arası kıdemi olan 12 hafta ve 3 yıldan fazla kıdemi olan işçi 14 haftayı aşan şekilde rapor alırsa, işveren haklı nedenle fesih hakkına sahip olabilir. Bu sürelerin aşılması halinde işçi ihbar tazminatı ödenmeden işten çıkarılabilir.
Ancak bu tür fesihlerde işverenin dikkat etmesi gereken en önemli husus, işyerindeki düzenin ciddi biçimde etkilenmesi ve iş ilişkisini sürdürülemez hale getiren koşulların oluşmasıdır. Bu nedenle, sık rapor alan işçi işten çıkarılabilir mi sorusunun yanıtı, hem rapor süresinin uzunluğuna hem de bu durumun işyerine etkisine bağlı olarak değerlendirilmelidir.
İşçinin sık sık rapor alarak işe gitmemesi, tek başına işten çıkarılma gerekçesi değildir. İş Kanunu’na göre rapor alma hakkı, işçinin sağlık sorunlarını belgeleyerek işe devam edemediğini gösterdiği yasal bir haktır. Ancak bu durumun işyerindeki işleyişi olumsuz etkilemesi ve süreklilik kazanması, işverenin haklı fesih gerekçesi oluşturmasına zemin hazırlayabilir.
İşverenin bu durumda dikkat etmesi gereken temel husus, iş ilişkisini sürdürülemez hale getiren olguların varlığıdır. Yani işçinin sık rapor alması işyerinde iş gücü kaybına, üretim aksamasına veya iş düzeninin bozulmasına neden oluyorsa, işveren bunu haklı fesih nedeni olarak ileri sürebilir. Ancak her durumda objektif bir değerlendirme ve ispat yükümlülüğü işverene aittir.
Ayrıca rapor süresi yasal sınırları aşmadığı ve sahte rapor kullanımı belgelenmediği sürece, işçinin işten çıkarılması geçerli bir gerekçeye dayanmayacaktır. Bu tür bir durumda işçi, işe iade davası açarak hem işine dönebilir hem de hak ettiği tazminatları talep edebilir. Dolayısıyla işçinin sık rapor alması tek başına değil, işyerine olan etkisiyle birlikte değerlendirilmelidir.
Sık Sık Rapor Alan İşçinin Hakları ve İşten Çıkarılma Durumu: Sıkça Sorulan Sorular
1. Raporlu işçi tatile çıkabilir mi?
Raporlu işçinin tatile çıkıp çıkamayacağı, aldığı raporun içeriğine bağlıdır. Rapor dinlenmeyi gerektiriyor ve seyahati engellemiyor ise, işçi il dışına ya da yurt dışına çıkabilir. Ancak bu durumun sosyal medyada paylaşılması veya işverenin güvenini zedeleyecek biçimde yapılması, iş akdinin feshi riskini doğurabilir.
2. Raporlu işçi il dışı/yurt dışına çıkabilir mi?
SGK mevzuatına göre işçi, raporun içeriği seyahate engel değilse il dışı/yurt dışına çıkabilir. Ancak tedavi sürecine uygun davranmaması hâlinde geçici iş göremezlik ödeneği kesilebilir ve raporu geçersiz sayılabilir.
3. İşçi raporlu iken işten çıkarılabilir mi?
İşçinin rapor aldığı süre, yasal sınırlar içerisinde kaldığı sürece işten çıkarılması mümkün değildir. Ancak rapor süreleri kıdemine göre belirlenen hak süresini aşarsa işveren, haklı nedenle fesih yoluna başvurabilir.
4. Sık sık rapor alan işçi işten çıkarılabilir mi?
Sık rapor alan işçi, bu durum iş yerinde işleyişi aksatıyorsa ve süreklilik arz ediyorsa işveren tarafından geçerli nedenle işten çıkarılabilir. Ancak işveren, iş gücünü etkileyen bu durumun sürekliliğini ispatlamalıdır.
5. İşveren raporlu işçiyi sırf rapor aldığı için çıkarabilir mi?
Hayır, işveren yalnızca rapor alındığı gerekçesiyle işçiyi işten çıkaramaz. Bu durumda yapılan fesih haksız sayılır ve işçi, işe iade davası açma hakkına sahiptir.
6. Raporlu günler kıdem tazminatına sayılır mı?
Evet, işçinin raporlu olarak geçirdiği süreler, iş sözleşmesi devam ettiği için kıdem tazminatına esas süreden sayılır.
7. Sahte rapor alan işçinin durumu ne olur?
Sahte rapor kullandığı tespit edilen işçi, işverenin güvenini kötüye kullandığı için İş Kanunu’na göre haklı nedenle işten çıkarılabilir ve tazminat hakkını kaybeder.
8. İşveren, işçinin raporunu sorgulayabilir mi?
Evet, işveren SGK üzerinden işçinin aldığı raporun geçerliliğini sorgulayabilir. Gerekirse işçinin durumunu denetlemek üzere müfettiş talebinde bulunabilir.
9. Raporlu işçinin maaşı kesilir mi?
SGK, geçici iş göremezlik ödeneği adı altında rapor parası ödemesi yapar.
10. SGK rapor parası ne zaman yatar?
Raporun işveren ve sağlık kuruluşu tarafından sisteme girilmesinden sonra genellikle 15 gün içinde PTT ya da IBAN üzerinden ödeme yapılır.
11. Rapor süresince başka işte çalışan işçinin durumu ne olur?
İstirahatli olduğu dönemde başka işte çalıştığı tespit edilen işçinin iş sözleşmesi, güveni kötüye kullandığı gerekçesiyle haklı nedenle feshedilebilir.
12. Raporlu işçi sosyal medya paylaşımı yapabilir mi?
Paylaşımlar, işverenin güvenini zedeleyici şekildeyse (örneğin tatil görüntüleri), bu durum işverene haklı fesih hakkı doğurabilir.
13. Rapor süresinde hastaneye gitmek zorunlu mu?
Hayır, ancak raporun tedavi sürecine uygun olarak kullanılması gerekir. Hastaneye yatışlı tedavi gerektiren raporlarda bu zorunlu olabilir.
14. Rapor alıp tatile gitmek işten atılma sebebi midir?
Raporun amacına aykırı olarak kullanılması ve bu durumun işverence ispatlanması halinde iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir.
15. İşveren raporlu işçiyi arayabilir mi?
Evet, ancak bu iletişim rahatsız edici boyuta ulaşmamalıdır. İşçinin tedavi sürecini aksatacak düzeyde rahatsız edici aramalar hukuka aykırı olabilir.
16. Rapor süresi boyunca işçiye ulaşamamak işverene hak doğurur mu?
Eğer işçi tamamen ulaşılamaz haldeyse ve bu durum uzun süreli olursa, işverenin güven ilişkisini gerekçe göstererek fesih yapma hakkı doğabilir.
17. Yıllık izin yerine rapor kullanılabilir mi?
Hayır. Raporlu olmak, yıllık izin yerine geçmez. Her biri ayrı hukuki statüye sahiptir.
18. Raporlu işçinin sigortası yatar mı?
İşveren rapor süresince sigorta primi ödemez. Ancak iş ilişkisi devam ettiği için rapor süresi, kıdem hesabına dâhildir.
19. Geçerli neden ile fesih nedir?
Geçerli neden, işçinin performansı, davranışları ya da işin gerekleri nedeniyle yapılan, ancak haklı nedenle fesih kadar ağır olmayan fesih türüdür.
20. Haklı neden ile fesih nedir?
İşçinin işverenin güvenini zedeleyen ciddi bir davranışta bulunması veya yasaları ihlal etmesi durumunda, tazminatsız olarak yapılan fesih türüdür.
21. Rapor süresi dolmadan işe dönülürse ne olur?
İşçi rapor süresi sona ermeden işe dönerse, bu durum kendi sağlığı açısından sakıncalı olabilir ve SGK rapor ödemesini etkileyebilir.
22. İşçi rapor aldıktan sonra SGK'ya bildirim yapmak zorunda mı?
Hayır, bu bildirim hastane ve işveren tarafından otomatik olarak yapılır.
23. İşçi rapor süresi bitince ne yapmalı?
Rapor süresi bitiminde işçi, işine başlamak zorundadır. Devam eden bir sağlık sorunu varsa yeni rapor alınmalıdır.
24. Raporlu işçi ücret alır mı?
İşveren tarafından maaş ödenmez ancak SGK tarafından rapor parası adıyla ödeme yapılır.
25. İşveren raporu kabul etmezse ne olur?
Geçerli sağlık kuruluşundan alınan rapor resmi evraktır. İşverenin bunu keyfi olarak reddetme hakkı yoktur.
26. İşyerine rapor kağıdı sunulmazsa ne olur?
Rapor SGK sistemine düşse bile, işyeri bilgilendirilmediğinde devamsızlık sayılabilir. Bu nedenle işçilerin raporlarını işyerine sunmaları önemlidir.
27. İşçi, farklı hastaneden rapor alabilir mi?
Evet, SGK ile anlaşmalı farklı hastanelerden de geçerli rapor alınabilir.
28. Raporun geçerli olması için hangi bilgiler olmalı?
Raporun geçerli olabilmesi için işçinin adı, T.C. numarası, rapor süresi, tanısı ve doktor onayı gibi bilgilerin yer alması gerekir.
29. Raporlu işçi evden çalışabilir mi?
Eğer rapor buna engel değilse ve işveren de onay veriyorsa evden çalışma mümkündür, ancak bu durum istisnai olarak değerlendirilmelidir.
30. Sık rapor alan işçinin performansı gerekçesiyle çıkarılması mümkün mü?
Evet, sık rapor almanın iş performansını düşürdüğü belgelenirse işveren geçerli nedenle fesih yoluna gidebilir.
Yıllık izin ve hastalık izni, birbirinden tamamen farklı hukuki statüye sahip haklardır. Bu nedenle birçok çalışan, aldığı hastalık raporunun yıllık izinden düşülüp düşülmeyeceğini merak etmektedir. Bu konuda İş Kanunu oldukça açıktır ve çalışan lehine düzenlemeler içermektedir. Özellikle uzun süreli sağlık sorunları yaşayan çalışanlar açısından, bu ayrım büyük önem taşır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 56. maddesine göre, istirahat raporu nedeniyle işe gelinmeyen günler hastalık izni olarak değerlendirilir. Bu nedenle, alınan raporların yıllık izin süresinden düşülmesi söz konusu değildir. Çalışanın yasal hakkı olan yıllık izin, sadece işçinin kendi talebiyle kullandığı dinlenme süresini ifade eder ve hastalık izni ile karıştırılamaz.
Sonuç olarak, alınan istirahat raporu yıllık izin hesabında dikkate alınmaz ve çalışan yıl sonunda hak ettiği izin günlerini eksiksiz şekilde kullanabilir. İşverenin bu günleri yıllık izin hesabından düşmesi hukuka aykırıdır. Bu ayrımın doğru yapılması, hem çalışan haklarının korunması hem de işverenin yükümlülüklerini ihlal etmemesi açısından kritik önem taşır.
İş Kanunu kapsamında çalışanların sağlık nedeniyle istirahat etme hakkı güvence altına alınmıştır. Ancak bu hak sınırsız değildir; belirli sürelerle sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmaların amacı, iş gücü dengesini korumak ve işverenin uzun süreli iş göremezlik hâlleri karşısında mağduriyet yaşamamasını sağlamaktır. Çalışanların yılda kaç gün istirahat raporu alabileceği konusu, hem mevzuat hem de uygulama açısından önem taşır.
Tek hekim tarafından bir çalışana en fazla 10 günlük istirahat raporu verilebilir. Bu rapor süresinin dolmasının ardından aynı sağlık problemi devam ediyorsa ikinci kez yine 10 günlük rapor alınabilir. Ancak bu tekrarlama belirli bir sınırı aşarsa, artık sağlık kurulu tarafından heyet raporu düzenlenmesi gerekir. Mevzuata göre bir çalışan, bir takvim yılı içerisinde toplamda 40 günü aşan istirahat raporu alamaz. Bu sınır, geçici iş göremezlik durumlarının suistimal edilmesini önlemeye yöneliktir.
Dolayısıyla bir çalışan yıl içinde sağlık sorunları nedeniyle farklı zamanlarda rapor alsa dahi, toplam süre 40 günü geçemez. Bu sınır aşıldığında işverenin, iş sözleşmesini geçerli sebeplerle feshetme hakkı doğabilir. Bu nedenle çalışanların istirahat haklarını sağlık gerekçeleriyle ve doğru şekilde kullanmaları büyük önem taşımaktadır.
Pek çok çalışan, iş saatleri dışında aniden gelişen sağlık sorunları nedeniyle acil servislere başvurmak durumunda kalmaktadır. Özellikle akşam saatlerinde ya da hafta sonlarında yaşanan sağlık problemlerinde, çalışanların en çok merak ettiği konulardan biri de acil servisten istirahat raporu alınıp alınamayacağıdır. Bu durum, hem çalışan sağlığı hem de devamsızlığın yasal gerekçelendirilmesi açısından önem arz eder.
Acil servislerde görevli doktor, hastanın sağlık durumunu değerlendirdikten sonra istirahat ihtiyacını tıbben uygun görürse rapor düzenleyebilir. Acilden alınan bu raporlar, "tek hekim raporu" kapsamında değerlendirilir ve tek seferde en fazla 10 günlük süreyle geçerlidir. Hastalığın devam etmesi halinde rapor süresi uzatılabilir, ancak bu durumda da yine hekim onayı gereklidir. Rapor, çalışan açısından mazeretli devamsızlık olarak kabul edilir ve yasal dayanağı bulunduğu için haklı sayılır.
Acil servisten alınan istirahat raporu, geçerli sağlık raporu niteliği taşıdığı için hem SGK hem de işveren nezdinde resmi kabul görür. Ancak bu raporların doğruluğu ve süresi çok önemlidir; şüphe doğuran raporların işveren tarafından sorgulanması mümkündür. Bu nedenle, acilden alınan raporların tıbbi zorunluluğa dayanması ve belgelenebilir nitelikte olması gereklidir.
İş hayatında sağlık sorunları nedeniyle alınan istirahat raporları, hem çalışanların iyileşme sürecine katkı sağlar hem de iş sağlığı ve güvenliğini korumayı amaçlar. Ancak bu süreçte çalışanların en çok merak ettiği konulardan biri de, rapor süresince maaşlarından kesinti yapılıp yapılmayacağıdır. Özellikle kısa süreli raporlar söz konusu olduğunda, çalışanın maaş hakları ve sosyal güvenlik ödemeleri belirli kurallara tabidir. Yasal düzenlemelere göre, 2 günü geçmeyen raporlar maaş kesintisine neden olmaz; bu günler işveren tarafından ücretli izin kapsamında değerlendirilir.
Baş ağrısı, grip, mide üşütmesi, soğuk algınlığı gibi hafif rahatsızlıklar nedeniyle alınan kısa süreli istirahat raporlarında, çalışanların maaşından herhangi bir kesinti yapılmaksızın, bu günler tam ücretli olarak değerlendirilir. Bu durum hem işverenin hem de SGK'nın yükümlülüklerini dengeleyen bir uygulamadır. Ayrıca bu 2 günlük süre içinde çalışanın sigorta primleri de tam olarak yatırılmaya devam eder. Bu yönüyle, kısa süreli raporlar çalışan açısından herhangi bir ekonomik kayıp doğurmaz.
Ancak rapor süresi 2 günü aştığında durum değişmektedir. 3. günden itibaren geçerli olan istirahat günleri, artık işveren tarafından değil, SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneği ile karşılanmaktadır. Bu ödenek, işçinin brüt kazancına göre hesaplanır ve SGK tarafından doğrudan işçiye ödenir. Bu nedenle 2 günü aşan her rapor, çalışan için gelir kaybı riski doğurabilir. Bu sürecin bilinçli ve dikkatli yönetilmesi, hem çalışan haklarının korunması hem de işverenin yükümlülüklerini yerine getirmesi açısından büyük önem taşır.
Sık sık rapor alan işçinin durumu, hem işveren hem de çalışan açısından dikkatle yönetilmesi gereken bir süreçtir. İşçinin sağlık sorunları nedeniyle aldığı raporlar, iş güvencesi kapsamında değerlendirilse de bu sürecin işyerindeki işleyişi olumsuz etkilemesi halinde işverenin geçerli veya haklı nedenle fesih hakkı doğabilir. Bu noktada, raporların sıklığı, süresi ve iş ilişkisine etkisi belirleyici unsurlar arasında yer almaktadır. İşçinin rapor hakkını suistimal etmesi ya da sahte rapor kullanması ise İş Kanunu kapsamında tazminatsız fesih sebebidir.
SGK uygulamaları bakımından da raporlu işçinin yükümlülüklerine uygun davranması son derece önemlidir. Geçici iş göremezlik sürecinde il dışı veya yurt dışı seyahat eden işçinin bu hareketinin tedavi sürecini engelleyici nitelikte olmaması gerekmektedir. Aksi hâlde SGK tarafından yapılan rapor ödemeleri kesilebilir ve rapor iptal edilebilir. Ayrıca işçinin sosyal medya üzerinden tatil veya eğlence paylaşımı yapması, işverenin güvenini sarsarak iş sözleşmesinin sonlanmasına yol açabilir.
Sonuç olarak, işverenin sık rapor alan işçiye karşı uygulayacağı yaptırımların hukuki zemine oturtulması ve işçinin de haklarını kötüye kullanmadan, sağlık raporunu amacına uygun kullanması gerekir. Raporlu işçinin hem SGK’dan doğan haklarını koruması hem de iş sözleşmesinin devamlılığını sağlaması için, bu süreci dikkatli ve sorumluluk bilinciyle yürütmesi büyük önem taşır. Bu denge, hem iş barışını hem de yasal güvenceyi sürdürülebilir kılar.