borç para geri nasıl istenir, borç para verdim geri alamıyorum, verilen borç para geri nasıl istenir, munzam zarar, aşkın zarar

PARANIN DEĞER KAYBETMESİ SONUCU OLUŞAN MUNZAM (AŞKIN) ZARARIN DAVA YOLUYLA İSTENMESİ

Bazen bir arkadaşımıza ya da tanıdıklarımıza para verdiğimizde bazı nedenlerle parayı alamayız ya da çok geç alırız. Parayı aldığımızda paranın alım gücü de önemli oranda düştüğü zamanlar olmaktadır. Sıklıkla “borç para geri nasıl istenir”, “borç para verdim geri alamıyorum”, “verilen borç para geri nasıl istenir” gibi sorular gündeme gelmektedir. Bu bilgileri bir sonraki makalede ele elacağız. Bu makalede paranın değer kaybetmesi nedeniyle alacaklının uğradığı zararın munzam zarar davası ile telafisi üzerinde duracağız. Borç para verdiğinizde değer kaybı nedeniyle oluşan zararların tazmini konusunda Kartal Avukat Büromuzdaki uzman ekibimizle iletişim kurabilirsiniz.


1. PARANIN DEĞER KAYBI NEDENİYLE MUNZAM ZARAR GENEL BİLGİLER

Munzam zarar paranın değer kaybından dolayı ortaya çıkan zarardır. Munzam zarar davalarıyla bu aradaki farkı talep mümkündür. Ancak, hukuk sisteminde bu zararın talebi mümkün olsa daki, alacaklıları yeterince memnun etmemektedir. Bu nedenle yasal faiz oranını yeterli seviyeye çıkarmak gerekmektedir. Yasal faiz oranı geçtiğimiz günlerde ekonomik nedenlerle %9’dan %24 ‘e çıkarılmış, ancak faiz oranı alacaklıları memnun edecek düzeye gelmemiştir. Zira, paranın değerini hızlı bir şekilde yitirmesi nedeniyle yasal faiz oranı yeterli gelmemektedir. Ancak, yeni faiz oranı alacaklıları bir nebze olsun rahatlatmıştır.

Asıl dava ve munzam zarar davasının birlikte ele alınmasında bazı zorluklar olacaktır. Bu durumda, paranın değer kaybını tespit için bakılacak tarihi belirlemek güç olacaktır. Zira, alacaklı daha alacağını tahsil edemediğinden munzam zararda dikkate alınacak tarihin belirlenmesi zordur. Çünkü, mahkeme karar verirken, davanın açıldığı tarihteki fiili ve hukuki durumu dikkate alır.


2.MUNZAM ZARAR NEDİR?

Günümüzde ekonomideki dalgalanmalardan dolayı ülke parası değerini yitirmiştir. Bundan dolayı borç para verenler, borçlarını zamanında alamadıklarında paranın alım gücü daha da düşmektedir. Ekonomik koşullardan dolayı, borç verenler alacaklarını alıncaya kadar yasal faiz oranı %24 olmasına karşın para değerini korumamaktadır.

Söz gelimi, 2023 yılında 20 bin TL borç verdiğimizde aradan 1 yıl geçtiğinde 2024 yılında bu borç, yasal faiziyle 24.800 olacaktır. Fakat, Merkez Bankasına göre 2023 yılında verdiğimiz bu para (enflasyon hesaplayıcı yardımıyla elde ettiğimiz mal sepeti) 2024 yılında 32,971,38 TL etmektedir. Görülmektedir ki iki değer arasındaki fark 8.171,38 TL’ dir. Bu hesaplama yalnızca 20 bin TL için olup, verdiğimiz borç paranın daha fazla olduğunu düşündüğümüzde fark da oldukça artacaktır.

Yukarıdaki örnekte ortaya çıkan borç para ile enflasyon karşısında aldığımız paranın farkı olan 8.171,38 TL’ lik fark munzam zarardır. Bu zararı dava yolu ile Asliye Hukuk Mahkemesinden talep etmek gerekir. Bu dava munzam zarar davası olarak geçmektedir.


3. MUNZAM ZARAR DAVASININ ŞARTLARI

Paranın değerini kaybetmesi nedeniyle ortaya çıkan kayıpların munzam zarar davasıyla telafisi mümkün olmaktadır. TBK’ nın 122/1. fıkrasında alacaklının, temerrüt faizini aşan bir zararı varsa, borçlu bunda bir kusurunun olduğunu ispat etmedikçe, alacaklının zararını gidermesi gerekir. Bu hüküm, munzam zarar davasının dayanağı bir düzenlemedir. Buna göre borçlu temerrüde düşmede kusurlu olduğunda, alacaklı bu faizi aşacak nitelikte zararla karşılaştığında munzam zarar davasını açmak mümkün olacaktır.


3.1. BORÇLUNUN, KENDİ KUSURUYLA TEMERRÜDE DÜŞMESİ GEREKİR

Borç verdiği paranın değerini kaybetmesi nedeniyle kişilerin temerrüdü aşan oranda zararı varsa munzam zarar davasıyla bunu telafi edecektir. Alacaklı munzam zararını, borçlunun temerrütte kusurlu olması halinde isteme hakkına sahiptir. Ancak, aşkın zararın ortaya çıkmasında borçlunun bir kusuru olmasına gerek yoktur. Borçlunun yalnızca temerrüde düşmede kusurlu olması yeterlidir.

Söz gelimi alacaklı, 2023 yılında temerrüde düşen borçluya yönelik bir dava açmış olsun. Bu dava, 2028 yılında bittiğinde alacaklının paranın değer kaybı nedeniyle bir zararı söz konusu olacaktır. Bu durumda yargılama ne kadar uzun süre devam etmiş olsa dahi, bundan yargı makamları sorumlu olmayacak, borçlunun bizzat kendisi sorumlu olacaktır. Diğer bir deyişle, borçlu halen kusurlu olup temerrüde düşmede yargı makamlarını gerekçe gösteremez.

Munzam zarar nedeniyle borçlunun temerrüde düştüğünü ispatını alacaklının yapması gerekmemektedir. Dolayısıyla borç verenin, borçlunun temerrüdünde kusurlu olduğunu ispatlaması gerekli değildir. Bu nedenle paranın değer kaybı nedeniyle temerrüde düşen borçlunun kusurlu olmadığını ispat etmesi halinde, aşkın zarardan dolayı sorumluluğu olmayacaktır. Böylece ispat etmesi halinde borçlu, munzam zararı ödemekten kurtulacaktır.


3.2. ALACAKLININ TEMERRÜT FAİZİNİ AŞAN ZARARA UĞRAMASI GEREKİR

TBK’daki munzam zarar düzenlemesine baktığımızda, bu zararın temerrüt faizini aşan zarar şeklinde tarifi mümkündür. Para değer kaybettiğinde, munzam zarar ortaya çıkar. Ancak, enflasyon oranları ve başkaca yatırım araçlarının temerrüt faizini aşacak şekilde getiriye sahip olması mümkündür. Bu durumlarda aşkın zararın olduğu ifade edilecektir. Dolayısıyla, para değer kaybettiğinden, enflasyon ya da diğer yatırım araçları karşısında alacaklılar zarara uğramış olmaktadır.


3.3. TEMERRÜT VE ZARAR ARASINDA NEDENSELLİK BAĞI OLMALI

Borçlu temerrüdü ve aşkın zarar arasında nedensellik bağı olduğunda, bu zararın telafisi dava yoluyla mümkündür. Nedensellik bağı, iki durum arasında sebep sonuç ilişkisinin olduğunu gösterir. Burada üzerinde durduğumuz bağ, borçlunun temerrüdü ile munzam zararın oluşması arasında nedensellik bağının bulunmasıdır.

Borçlunun nedensellik bağının olduğunu, alacaklının ispat etmesi gerekir. Yani, borç veren tarafın, borçlunun temerrüdü ile munzam zararının olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.


3.4. ALACAKLININ MUNZAM ZARAR TALEP ETMESİ GEREKİR

Asliye Hukuk Mahkemesi, alacaklının talebi yoksa, munzam zararının tazminine hükmetmez. Buna göre asıl davada ya da başka bir dava konusu yaparak munzam zararın telafisi mümkün olacaktır. TBK’ nın 122/2. fıkrasında temerrüt faizini aşan zararın, asıl davada tespiti mümkünse, davacı yani alacaklı isterse, bir karar verilebileceği belirtilmektedir. Dolayısıyla borç ilişkisi nedeniyle mahkemenin baktığı dava dosyasına munzam zarar konusunda bir talep gelmesi halinde, hâkim bu konuyu karara bağlayabilecektir.

Alacaklının munzam zararını taleb ettiğinde, paranın değerini kaybettiği tarihin tespiti gerekir. Ancak bu tarih, alacağın tahsili gerçekleşmediğinden belirsiz kalmaktadır. Buna göre Asliye Hukuk Mahkemesi karar verirken, davanın açıldığı tarihteki fiili ve hukuki durumu dikkate alacaktır. Böylece davanın açıldığı andaki munzam zarar miktarın dikkate alınması gerektiği belirtilebilir. Buna karşın asıl borç ilişkisinin görüldüğü dava ve aşkın zarar birlikte ele alındığında, munzam zararı karşılaması noktasında bu durum yetersiz kalmaktadır.


4. MUNZAM ZARAR DAVALARINDA İSPATI KİM YAPACAKTIR

TBK’ nın 122. maddesine göre munzam zararın, temerrüt faizini aşan zarar olduğu yazmaktadır. Alacaklının bu zararı talebi borçlunun kusuruna bağlıdır. Yani, borçlu temerrüde düşmede kusurluysa, alacaklı munzam zararını talep eder. Bu nedenle munzam zararın ispatını borçlu yapmalıdır. Çünkü, temerrüde düşmede kusuru olmadığını ispat ederse, bu zararı karşılamaktan kurtulur. Böylece ne kadar aşkın zararı olduğunu ve miktarını alacaklı ispat etmesi gerekirken, temerrüde düşmede kusursuz olduğunu borçlu ispat etmelidir.

Davacı yani alacaklı, munzam zararını şu kriterlere göre ispat edecektir. Bunlar;

  1. Enflasyon oranındaki değişiklikler.
  2. Döviz ve altın kurundaki değişiklikler.
  3. Mevduat faizi.
  4. Devlet tahvilleri.
  5. Diğer yatırım araçları.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Don`t copy text!